| Jimmy Hoffa'nın kol saatini alıp anı olarak çekmecesinde sakladığı söyleniyor. | Open Subtitles | يَقُولونَ بأنّه عِنْدَهُ ساعةُ يدّ جيمي هوفا في درج منضدتِه كتذكار. |
| Kaç tane kadın çer çöp çekmecesinde 100.000$'lık bir bileziğe sahiptir ki? | Open Subtitles | كم امرأه تمتلك سوار تعارف بـ 100,000 دولار فى درج الخردوات ؟ |
| Her vezne memurunun çekmecesinde boya paketleri ve takip cihazları olur. | Open Subtitles | وقد تم تجهيز كل درج درج مع حزم صبغ وتتبع الأجهزة. |
| Taslağını tutması gereken çekmecesinde ne buldum biliyor musun? | Open Subtitles | ووجدت شيء في الدرج حيث كان يحتفظ بمخطوطاته الكتابية |
| Karım her zaman... komidinin ikinci çekmecesinde bir miktar para bulundurur. | Open Subtitles | لقدكانتزوجتيتحتفظ.. ببعض النقود في الدرج الثاني من الطاولة من الواضح انه اختفى |
| Demek istediğin, neden krep çekmecesinde gümüş var herhalde! | Open Subtitles | تقصدين لماذا الآنية الفضية بدرج الفطيرة؟ |
| Andrea, ne sanıyorsun, onun iç çamaşırı çekmecesinde mi takılıyorum? | Open Subtitles | اندريا ما الذي تعتقدينني افعلة افتش درجها للبحث في ملابسها |
| Marulların sebze çekmecesinde pörsümek gibi bir huyları var, değil mi? | TED | الخس لديه القابلية بأن، يصبح رطبا في درج الهشاشة , اليس كذالك ؟ |
| Bak, çekmecesinde, tüm uyuşturucular burada işte. | Open Subtitles | هذا ما في درج مكتبه، يحتفظ بكل الممنوعات هنا |
| Hey, çocuklar. Bakın kardeşim Laurie'nin çekmecesinde ne buldum. | Open Subtitles | يارجال ، أنظروا ماذا وجدت في درج أختي لوري |
| Çalışma odasındaki masanın orta çekmecesinde olabilir. | Open Subtitles | ربما يكون بالاعلي في غرفة المكتب في درج المكتب |
| Neden gümüş çekmecesinde krep var? | Open Subtitles | لم هناك كعكة محلاة في درج الأواني الفضية؟ |
| Demek istediğin, neden krep çekmecesinde gümüş var herhalde! | Open Subtitles | تقصدين، لم هناك أواني فضية في درج الكعك المحلاة؟ |
| Bunu sabah o işe gittikten sonra çekmecesinde buldum. | Open Subtitles | وجدته في درج هذا الصباح بعد أن ذهب للعمل |
| Ben alıp çerçeveletmesem çekmecesinde kalacaktı herhalde. | Open Subtitles | مازالت على الأرجح في درج مكتبه، إن لم أقم ببروزتِها له |
| Masamın üçüncü çekmecesinde... cerrahi aletler ve eter var. | Open Subtitles | في الدرج الثالث من مكتبي، أدوات جراحة وبعض الإثير. |
| - Liste masamın alt çekmecesinde... | Open Subtitles | هناك قائمة في الدرج السفلي من منهم في أول الشهر |
| Ki, duyduğuma göre, zımbasını, çekmecesinde tutması gerekiyormuş. | Open Subtitles | والذي عليه حسب مااسمع ان يبقي دباسته في الدرج إذا فهمتم مااقصده |
| Gerçekten çekmecesinde bizim görmemizi istemediği bir şey var mıdır? | Open Subtitles | أتفترض أنه كان هناك شيء في الدرج لم يرد أن نراه ؟ |
| Onu epinefrin çekmecesinde aradığın gerçeğini görmezden mi geleyim? | Open Subtitles | لا يجب أن أهتم إذاً بحقيقة أنك كنت تبجث عنها بدرج محقنات الإبينيفرين؟ |
| Kimi bu yüzden pahalı alarmlar satın alır... ..kimi çantasında bu nedenle biber gazı taşır ya da çekmecesinde bir silah bulundurur kendini bu konuda güvende hissedebilmek ve korunabilmek için. | Open Subtitles | لهذا تقوم بشراء أنظمة الإنذار باهظة الثمن حيازة بخاخ الفلفل في محفظتها والأحتفاظ بمسدس في درجها |
| Oturma odasında. Küçük dolabın çekmecesinde. | Open Subtitles | في غرفة المعيشة، في صندوق الأدراج الكبير |
| -Konserve açacağı, alet çekmecesinde! | Open Subtitles | مفتاح العلب في جارور الأواني حسناً |