| O halde, çizmelerini ayağına geçir ve gökkuşağına bakmaya çıksana. | Open Subtitles | حسناً، لمَ لا ترتدي حذائك طويل الساق وتحظَ بنظرةٍ طيبة. |
| "çizmelerini fırına koyabilirsin, ama bu onları bisküit yapmaz." | Open Subtitles | يمكنك ان تضع حذائك فى الفرن ولكن ذلك لن يجعله طعاما |
| "çizmelerini çıkar da göster" dedim ibne kılıklı. | Open Subtitles | لقد قلت لك "انزع حذاءك وأرني" أيها الغبي |
| Fakat iyice bakarsanız, çocuk çizmelerini yıkamıyor, içine su dolduruyor. | TED | ولكن إذا نظرت إلى هذا الطفل لا يغسل حذائه، إنه يضع الماء في حذائه |
| - Hangi iş çizmelerini çamura bular? | Open Subtitles | وماهي هذه المهمه اللتي تُغطي أحذيتك بالطين؟ |
| - Bence yeğeniniz haber verdi, Paul değil. ...çizmelerini de temizlemeye layık değilsiniz. | Open Subtitles | ـ إنها من نشرت الخبر وليس هو ـ أو تنظف حذائها |
| çizmelerini sevdim. | Open Subtitles | -يعجبني حذائكِ . |
| Sen de evine dönüp Başkan'ın çizmelerini parlat! | Open Subtitles | وأركض الى البيت وقوم بتلميع جزم الرؤساء |
| Bayan Elenora Butters, öğrencilerinden ailelerinin resimlerini çizmelerini isterdi, | Open Subtitles | أن يرسموا صورة لعائلاتهم، |
| Madem çok büyük bir onur, neden çizmelerini seyrediyorsun? | Open Subtitles | إن كان هذا شرف عظيم للغاية فلِمَ تحدّق في حذائك ؟ |
| Kömürlüğe! Hadi! Ve salonuma girmeden evvel çizmelerini de çıkar. | Open Subtitles | حسناً, الأن وأخلع حذائك قبل أن تدخل صالتي |
| Max, uyumaya çalışıyorum. çizmelerini çıkart. | Open Subtitles | ماكس , أنا احاول النوم , لذلك اخلعي حذائك |
| Şimdi de sıra dans çizmelerini giymene geldi. | Open Subtitles | فقد حان الوقت لتضع حذاءك الجديد للرقص |
| çizmelerini çıkar da göster. | Open Subtitles | انزع حذاءك وأرني |
| çizmelerini çıkaralım mı? | Open Subtitles | -دعينا نخلع حذاءك |
| Estragon adında kılıksız bir adam alacakaranlıkta bir ağacın yanına oturur ve çizmelerini çıkarmaya uğraşır. | TED | رجل رث يدعى استراغون. يجلس بالقرب من شجرة في الغسق ويحاول خلع حذائه بدون نجاح. |
| Babam her gece oturma odasında, çizmelerini çıkarıp | Open Subtitles | في كلّ ليلة في غرفة جلوسه ينتزع والدي حذائه |
| Bak, tuvalette yüzünü görmedim dedim ama çizmelerini gördüm. | Open Subtitles | انظر, لقد قلت بأني لم أرى وجهه في الحمام , لكني رأيت حذائه |
| Kesinlikle sordum. Yeşil lastik çizmelerini giymiş tam orada durup ağaca taş atıyordun. | Open Subtitles | كنتِ تقفين هناك تلبسين أحذيتك الخضراء |
| Hadi, içeri girelim artık. Julia Roberts uzun çizmelerini giymek üzere. Konuşmamız lazım. | Open Subtitles | علينا أن ندخل الأن لان جوليا روبرتس سوف تلبس حذائها العالي الرائع |
| Krysia kırmızı çizmelerini giyeceğim diye tutturdu. | Open Subtitles | (كريشيا) أصرت على ارتداء حذائها الأحمر. |
| Sal, çizmelerini giy. | Open Subtitles | (سال) إرتدي حذائكِ. |
| İş çizmelerini. | Open Subtitles | جزم عملية |