| Daha öğrenecek çok şeyim olduğunu biliyorum, ama çok çalışırım. | Open Subtitles | ، أعرف أن لدي الكثير لتعلمه و لكني عاملٌ كادح |
| Daha önce de söylediğiniz gibi, ordu hakkında öğrenecek çok şeyim var. | Open Subtitles | كما قلت مرة، يا سيدي لدي الكثير لأتعلمه عن الجيش |
| Yaptırırdım. Sadece konuşmam gerek gibi hissediyorum. Konuşacak çok şeyim var. | Open Subtitles | أنا اشعر أني يجب ان أخوض في الأحاديث هناك الكثير كي أتحدث عنه |
| Bir kız hatırına kaybetmek için çok şeyim var. | Open Subtitles | فلا تفعلي، لدي الكثير من الاشياء لا أريد أن اخسرها من اجل فتاة واحدة |
| - Sana anlatacak çok şeyim var. - Hala aklımdayken önce ben konuşayım. | Open Subtitles | -انتظر ، هناك شيئاً أود أن أقوله |
| Anlatacak ne çok şeyim var! | Open Subtitles | اوه، كم من الاشياء التي يجب ان اخبرهم بها |
| Size söyleyecek çok şeyim muhtemelen de çok az vaktim var. | Open Subtitles | إن لدى الكثير لأخبرك إياه ربما هناك القليل من الوقت |
| ve işte bu kadar. Annemin tarafında neler olup bittiğini bile bilmiyorum, çünkü kendisi Küba asıllıdır ve onlara dair bu kadar çok şeyim yok. | TED | فقط. ولايمكنني حتى معرفة شيء بخصوص عائلة أمي، لأنها من كوبا وأنا لا أملك الكثير من الوثائق. |
| Yaşayacak çok şeyim olduğu için, ölmekten korktum. | Open Subtitles | خائفاً من الموت لأنه ما زال لدي الكثير الذي أريد الإستمرار بالعيش لأجله |
| Söyleyecek çok şeyim vardı, dinleyenim yoktu. | Open Subtitles | كان لدي الكثير لأقوله ولا يوجد أحد يستمع |
| Her şey seninle ilgili değil, düşünecek pek çok şeyim var. | Open Subtitles | الأمر ليست متعلق بك لدي الكثير لكي أفكر فيه |
| Her şey seninle ilgili değil, düşünecek pek çok şeyim var. | Open Subtitles | الأمر ليست متعلق بك لدي الكثير لكي أفكر فيه |
| Öğrenecek çok şeyim olduğunu biliyorum ama görmeyi başarabilirim. | Open Subtitles | أعرف أنه لدي الكثير لأتعلمه ولكني استطيع الإبصار |
| Siz anlatacak ve soracak çok şeyim var. | Open Subtitles | لدي الكثير لأخبركم به و الكثير من الأسئلة |
| Verecek, sunacak çok şeyim var. | Open Subtitles | عندي الكثير كي أعطيه والكثير لأقدمه |
| Benim hâlâ söyleyecek çok şeyim var. | Open Subtitles | .مازال. هناك الكثير كي أقوله |
| Evet, çok şeyim vardı, çok uzun zaman önce evlendiğimde. | Open Subtitles | نعم ، كان لدي الكثير من الاشياء منذ وقت طويل حين كنت متزوجا |
| çok şeyim yok zaten. | Open Subtitles | أوه، أنا لم يكن لديك الكثير من الاشياء. |
| - Sana anlatacak çok şeyim var. | Open Subtitles | -انتظر , هناك شيئاً أود أن أقوله |
| Gizleyecek ne çok şeyim var. | Open Subtitles | وكم من الاشياء التي يجب ان اخفيها! |
| Efendim, size söyleyecek çok şeyim var, ama çok zamanım yok. | Open Subtitles | سيدى ، لدى الكثير لأخبرك به ولكن لا يوجد الكثير من الوقت |
| çok şeyim yok, hiçbir zaman da olmayabilir. | Open Subtitles | قد لا أملك الكثير و قد لا أكون أمتلكت الكثير من قبل |
| Tanrıya şükretmek için çok şeyim var. | Open Subtitles | لدي الكثير الذي أريد أن اشكر الرب عليه. |
| Eğer tuvalet ihtiyacın varsa, hemen git. Çünkü söyleyecek çok şeyim var. | Open Subtitles | إذا أردت أن تذهبي للحمام الآن إذهبي لأنه لدي الكثير لأقوله |