| Bir yönetici pozisyonu boşaldı ve son zamanlarda çok sıkı çalıştığını görüyorum. | Open Subtitles | وظيفة الإدارة أصبحت متاحة ولقد رأيت أنك تعمل بجد في الآونة الأخيرة |
| İnsanları çok önemsemek, çok sıkı çalışmak ve kariyerimi aşk hayatımın önüne koymak. | Open Subtitles | أود أن أقول الاهتمام الزائد ، والعمل بجد وتقديم حياتي المهنية على العاطفية |
| Tamirci olan babam beni okula göndermek için çok sıkı çalışırdı. | TED | أبي يعمل ميكانيكي، عمل بجد جدًا ليُرسلني إلى المدرسة. |
| Yüz binlerce anonim sıradışıyı, bunun gerçekleşmesi için çok sıkı çalıştıran şeydi. | TED | هي ما جعل مائة ألف من المميزين المجهولين يعملون بجهد لتحقيق ذلك. |
| çok sıkı çalışıp, gereken neyse onu yapacağım. | Open Subtitles | سأعمل بجدّ. سأقوم بكل ما يتحتّم علي فعله. |
| "...ve elmas ayakkabılarım da çok sıkı!" | Open Subtitles | " و حذائي المصنوع من الماس ضيق جدا علي " |
| Göğüs tarafı çok sıkı oldu bunun. | Open Subtitles | أتعرفين يا عزيزتى انا فعلاً أظن أنه ضيق جداً من ناحية الصدر |
| Bu giydiğin donlar çok sıkı tutuyor. | Open Subtitles | هذه السراويل الصغيرة التي ترتديها ضيقة جدا |
| Dolayısıyla, eğer sıkı çalışıp iyi bir kariyere sahip oluyorsanız, eğer gerçekten çok çok sıkı çalışırsanız, harika bi kariyere sahip olacaksınız. | TED | ستحصل على مسيرة جيدة، إذا عملت بجد أكثر وأكثر وأكثر ستحصل على مسيرة رائعة، أليس هذا |
| Biliyor musunuz? İşte sizi küçük bir sır. Çalışmak mı istiyorsunuz? Gerçekten çok çok çok sıkı mı çalışmak istiyorsunuz? | TED | أتعلمون.؟ إليكم هذا السر الصغير أتريدون العمل، أتريدون العمل، بجد ؟ |
| Okulda çok sıkı çalıştım, ama sekizince sınıfa geldiğimde bir yol ayrımındaydım. | TED | عملت بجد في المدرسة، ولكن عندما كنت في الصف الثامن، كان عاملاً حاسما. |
| Olasılığı gördüm ve yıllar boyunca çok sıkı çalıştım. Münazaranın teknik hüneri konusunda gerçekten becerili oldum. | TED | رأيت الإمكانية، وعملت بجد حقًا على مدار سنوات طويلة، فأصبحت ماهرة تقنياً في المناظرات. |
| SW: çok sıkı çalışırım. GK: Ben de öyle duydum. | TED | سيرينا: أنا أعمل بجد. غايل: هذا ما سمعته. |
| Yaş aldıkça büyümeye başladım. çok sıkı çalışmam gerekti. Bence bu denli çaba sarf etmemin bir nedeni, çok çok ufak olmamdı. | TED | ونضجت عندما كبرت، وتتطلب الأمر أن أعمل بجد أكثر، وأعتقد أن أحد أسباب قتالي وسعي بجد هو أنيّ كنت صغيرة الجسم جدًا بحق. |
| İlk kitabımı çıkardığımda, onu tüm Brezilya'ya dağıtabilmek için gerçekten çok sıkı çalıştım. | TED | عندما نشرت أول كتاب لي، عملت بكل جهد، بجهد كبير حقاً لتوزيعه في كل مكان في البرازيل. |
| çok sıkı çalışmaya devam edersem kariyerimde ilerleme sağlayabileceğimi düşünüyordum. | Open Subtitles | وانا أؤمن انه لو عملت بجهد سوف أكافئ وأتطور في وضيفتي |
| Olduğum yere gelmek için çok uzun ve çok sıkı çalıştım ve sizin bunu benden almanıza izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لقد عملت بجدّ ولمدة طويل لأصبح مأنـا عليه ولن أسمح لكما أن تأخذا هذا منّـي حسنـًا، أوتعلـم؟ |
| Terziyi görebilir miyim? çok sıkı. | Open Subtitles | اعتقد انه ضيق جدا لا استطيع التنفس |
| çok sıkı, çok yetişkin, ve bodrumdaki bir partiye gidiyor. | Open Subtitles | إنه ضيق جداً إنه ناضج جداً وهي ذاهبه لحفلة في قبو |
| Sanırım çok sıkı takmamanı söylemiştim. | Open Subtitles | اعتقد باني اخبرتك بان لا تجعل اصفادي ضيقة جدا |
| Kahretsin, o kıçı becermek isterdim. çok sıkı. selam. | Open Subtitles | اللعنة,كم اود نقر تلك المؤخرة انها ضيقة جداً مرحبا |
| Kitabım yayınlanmadan önce ilk kimin okuyacağına dair çok sıkı bir kuralım vardır. | Open Subtitles | أنا ألتزم بقانون صارم وشديد بشأن من يقرأ أعمالي في هذه المرحلة المبكرة |
| Cotwell malikanesi ve şehirdeki Cotwell kulelerinde güvenlik çok sıkı. | Open Subtitles | "الأمن مشدد حول قصر "كاتويل وفى مدينة أبراج "كاتويل" الصناعية |
| İngiltere'de çok sıkı silah yasaları var biliyorum. | TED | المملكة المتحدة لديها قوانين صارمة حول حيازة الأسلحة. |
| çok sıkı. | Open Subtitles | إنه ضيق للغاية. |
| Çocuk olduğun için demiyorum, gerçekten iyisin. çok sıkı çalışıyorsun. | Open Subtitles | ليس فقط كطفل، أعني أنت جيد حقاً لقد عملت بكد |
| Onlardan birine ulaşmak istiyorum ki elimde kanıt olsun ama ofisinin güvenliği çok sıkı. | Open Subtitles | أريد أن أضع يدي على واحدة منها حتى يكون لديّ إثبات، ولكن الأمن في مكتبه شديد جداً. |
| Hayır, çok sıkı. | Open Subtitles | لا, إنّه ضيّق جداً. |