| Sonuçta; bilinç gibi bir şey hakkında insanların fikrini değiştirmek çok zordur, ve bunun neden bu kadar zor olduğunu sonunda anladım. | TED | إنه من الصعب جدا أن نغير عقول الناس عن شيء ما مثل ا لإدراك و تبين لي بشكل نهائي السبب في ذلك |
| Ona hakim olmak çok zordur. Onunla bir şey yapmaya kalkıştınız mı? | Open Subtitles | من الصعب جدا التعامل معها هل حاولت أن تفعل أي شيء معها؟ |
| Ama bazen bir demiryolunu inşa etmek çok zordur sadece. | Open Subtitles | لكن بعض الأحيان، يكون من الصعب جداً بناء سكك حديدية. |
| Ruhlar bir kere bağlantı kurduğunda bunu koparmak çok zordur. | Open Subtitles | إذا حصل ارتباط بروح فمن الصعب جداً فكُ ذلك الاتصال |
| Deri, kesmesi çok zordur; kuş tüyü, aletlerinden aylarca tüy çıkartırsın. | Open Subtitles | الجلد يصعب قصّه، والريش سيكون عليك إزالته لمدة شهر من المعدات |
| Üç-dört yaşındaki bir çocuğun yapabileceği bir şey, bilgisayarlar için çok zordur. | TED | ذلك النوع من الأشياء الذي يمكن لطفل في الثالثة أو الرابعة من عمره أن يفعله صعب جداً لجهاز حاسوب. |
| İyi bir algoritma öyle bir kriptolayacak ki anahtar olmadan kriptoyu çözmek çok zordur. | TED | الخوارزمية الجيدة ستشفر بطريقة تجعل من الصعب جدًّا قراءتها بدون المفتاح. |
| Vurguncu bir politikacının belediye başkanı olması çok zordur. | TED | من الصعب جدا ان تكون مستفيد و عمدة في نفس الوقت |
| Eski bir atasözü der ki; karanlık bir odada siyah bir kedi bulmak çok zordur, özellikle odada kedi yokken. | TED | هناك مثل قديم يقول أنه من الصعب العثور على قط أسود في غرفة مظلمة، خصوصا إذا لم يكن هناك أي قط |
| Varsayımsal olanı önemsemiyorlardı, ve soyutlama olmaksızın ahlaki bir tartışmayı kazanmak çok zordur. | TED | لن يأخذوا الفرضية على محمل الجد، وبدون الفرضية، من الصعب جداً الحصول على جدال الأخلاقي بعيداً عن الواقع. |
| Bu yüzden yıldız paralaksı çok küçük ve incelenmesi çok zordur. | TED | و لذلك فان "المنظور النجمي" صغير جدا و من الصعب اكتشافه |
| Zaman içinde, her birinin rolünü bulmak çok zordur. | TED | لذا فإنه من الصعب جدا أن نكتشف أي دور يلعبه كل منها. |
| Ruhlar bir kere bağlantı kurduğunda bunu koparmak çok zordur. | Open Subtitles | إذا حصل ارتباط بروح فمن الصعب جداً فكُ ذلك الاتصال |
| Havanın bir taraftan diğer tarafa sızdığını görmek çok kolay. Ki bunu görmek standart bir otopside çok zordur. | TED | انه من الواضح جداً ان نرى تسرب الهواء من قسم الى آخر والذي يصعب رؤيته في التشريح الاعتيادي |
| Birşeyden ders çıkarmak çok zordur | TED | إنه أمرٌ صعب جداً أن تتعلموا أن تشعروا بالدرس, |
| Eski sınıf kasaları açmak çok zordur, ...ama yeni yüksek-teknolojili kasaları açmak çok daha kolay. | Open Subtitles | فك رموز فنية قديمة أمر صعب لكن التقنيات العلمية الأمنية الحديثة جعلت منه أكثر سهولة |
| Eğer kalp atmıyorsa, kanı bedenden çıkarmak çok zordur,.. | Open Subtitles | من الصعب جدًا إزالة الدمّ ،مِنْ الجسم إذا القلب لا ينبض |
| - Bir kâtibin iş edinmesi zor mudur? - Evet çok zordur. | Open Subtitles | هل من الصعب على الموظف في هذه الأيام أن يحظى بعمل؟ |
| İşinizi bilmiyorsanız, karaciğerin yerini bulmak çok zordur. | Open Subtitles | و الكبد عضو ليس من السهل أن تكتشف مكانه إلا إذا كنت تعرف ماتفعله |
| Sizin için üzgünüm. çok zordur. | Open Subtitles | متأسف، هذا قاسٍ. |
| Evet, bu gibi davalarda aradaki bağı ispatlamak çok zordur. | Open Subtitles | نعم ، السبب هو أصعب شيء لإثباته في هذه القضايا |
| Bazi seylerde geçis dönemini atlatmak çok zordur. | Open Subtitles | لربّما بعض الأمور من الصعب جدّاً أن تنتظر فقط لتعبر |
| Bunun nasıl çalıştığını anlamak çok karmaşıktır çünkü her şeyden önce omurilikteki kayıt aktivitesi çok zordur. | TED | والآن، فهم كيفية عمل ذلك معقد جدا، لأنه أولا تسجيل النشاط في الحبل الشوكي صعب جدا. |
| Fakat örneğin, eğer eşitsizliği azaltmak istiyorsan, bu çok, çok zordur. | TED | لكن إن أردت على سبيل المثال، أن تقلل عدم المساواة فهذا صعبٌ جداً جداً. |