| Hayır efendim, sadece birazcık matematik ve tarih ödevim var yapılacak. | Open Subtitles | لا، يا سيدتي لدي بعض واجبات الرياضيات والتاريخ فقط كي أنجزها. |
| 21 yaşındayken, fizikten bir yığın ev ödevim vardı. | TED | عندما كنت بعمر 21 سنة، كان لدي الكثير من واجبات الفيزياء. |
| Anne, bütün gün seninle sohbet etmek hoşuma giderdi ama ödevim var. | Open Subtitles | أمي أحب أن أتحدث معك طول اليوم و لكن لدي واجب مدرسي |
| Bu gece kaç tane ev ödevim olduğundan haberin var mı? | Open Subtitles | هل تعرف أن لدي الكثير من الواجبات علي فعلها الليلة ؟ |
| Devamını istiyorsan, sonraki ödevim... UğultuluTepeler. | Open Subtitles | واجبي الدراسي التالي هو عن مرتفعات وثيرينغ |
| Aslında benim İngilizce ödevim. | Open Subtitles | في الحقيقة هذا فرض منزلي لمادة اللغة الانجليزية |
| - Bugün Cuma. Hiç ödevim yok. | Open Subtitles | -إنها الجمعة، ليس لدى أية فروض |
| Ama nasıl yardım edebileceğimi_BAR_bilmiyorum, çünkü yapmam gereken bir sürü ödevim var. | Open Subtitles | لكنني لا اعلم كيف اساعده عندي واجبات مدرسية كثيرة. |
| ödevim vardı. Bize ödev yaptırdılar. | Open Subtitles | كان عندي واجبات منزلية وجعلونا نقوم بمهمات اضافية |
| Edebiyattan bugüne ödevim var, bir sayfa matematik duruyor... ve daha çalışmaya başlamadığım bir biyoloji testim var. | Open Subtitles | عسير لدي واجبات في الانجليزية و الجبر و الأحياء ولم أبدأ بالمراجعة بعد |
| Benim ödevim var. Onu nereye götüreceğini düşün ondan sonra konuşuruz. | Open Subtitles | علي واجب للمدرسـة ، عندما تقرر في الخروج معها وقتها نتناقش |
| Şimdi, her iyi profesör gibi sizin için ev ödevim var. | TED | الآن، مثلما هو أستاذ الكلية الجيد، لدي واجب منزلي إليكم. |
| Bilgisayarımı alıyorlar, İngilizce ödevim var. Dalga geçiyorsunuz herhâlde. | Open Subtitles | إنهم يأخذون الكمبيوتر خاصتي لدي واجب في اللغة الأنجليزية |
| Konuşamam. Bir ton ödevim var. | Open Subtitles | لا أستطيع التحدث الأن لدي الكثير من الواجبات |
| Butch, benden daha hızlı. Bir sürü ödevim var. | Open Subtitles | و بوتش أسرع مني و لدي العديد من الواجبات المدرسية |
| Kusura bakma, baba. Bir sürü ödevim var. | Open Subtitles | أنا آسف يا أبي لكن لدي نصف طن من الواجبات المدرسية |
| Güzel bir gün, ödevim bitti... | Open Subtitles | ،هذا يوم جميل أتممت واجبي المنزلي |
| ödevim tek kollu bir adam çalmadı. | Open Subtitles | واجبي المنزلي لم أسرقه" "من الرجل ذو الذراع الواحدة |
| Dün gece haberini aldık ve sanırım felsefe ödevim için biraz daha zamana ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | على أي حال، عرفنا بالأمر الأمس فقط لذا، أظنني سأحتاج المزيد من الوقت في فرض مادة الفلسفة |
| - Bugün Cuma. Hiç ödevim yok. | Open Subtitles | -إنها الجمعة، ليس لدي أية فروض |
| Sürücü kursuna gitti. Dedi ki, ödevim için bana yardım edeceğine söz vermişsin. | Open Subtitles | ذَهبَ إلى "هيئة مرور كاليفورنيا للسياراتِ" قالَ أنّك وَعدتَ أنك ستُسَاعَدَني في "تقريري". |
| Homeros'un Odise Destanı. Ev ödevim. | Open Subtitles | "ملحمة الأوديسة" "للكاتب"هومر" إنه فرضي المنزلي |
| Geçen ödevim üzerinde çalışıyordum. | Open Subtitles | كنت أعمل على صفحتي الأخيرة وظننت أنها ستكون مفيدة |
| Google ve Wikipedia. ödevim için gerekli her şeyi bu iki kaynaktan aldım. | TED | جوجل وويكبيديا. أحصل على كل شيء لأداء واجباتي المدرسية من هذين المصدرين. |
| Aslına, Katılamam. ödevim var. | Open Subtitles | في الواقع لا استطيع لدي فرض مقالي |
| Ev ödevim var. | Open Subtitles | كان عندي الكثير من الواجب البيتي. |