| Biliyor musunuz halkım ölürken aynı zamanda kültürüm de ölüyor. | TED | و في الوقت نفسه، كما يموت شعبي، ثقافتي ايضا تموت. |
| Bir keresinde sırf ölürken izlemek için bir adamı vurdum. | Open Subtitles | إحدى المرات أطلقت النار على رجل لمجرد مشاهدته وهو يموت |
| Sanırım ölürken dahi seni umursamayan bir doktorun olması en kötüsü. | Open Subtitles | أظنه أمراً فظيعاً أن يكون لديك طبيب يتجاهلك و أنت تموت |
| Başkaları cephede ölürken, yemek yediği çanağa işeyen imtiyazlı bir alçak. | Open Subtitles | الخراف السوداء وسط المميزين في حين أن آخرين يموتون على الجبهة |
| Ona ölürken söyledim. Ailenin buraya varmak zorunda olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أخبرتها بينما كانت تحتضر أخبرتها بأن العائلة يجب أن تمر |
| Düşük, ölü doğum, çok hasta bir bebek ya da nadirde olsa kendi ölürken annesini de öldüren bir saatli bomba. | Open Subtitles | يمكن أن يصبح إجهاض أو ولادة جنين ميت، طفل مريض جداً أو.. في حالات نادرة، قنبلة موقوتة تقتل الأم بينما يحتضر |
| Ama abisini ölürken izlemenin vereceği psikolojik zarar biraz iz bırakabilir. | Open Subtitles | ولكن الضرر النفسي لمشاهدة شقيقها يموت لابُد وأن يترك ندبات قليلة. |
| Nasıl bir anısı var bilmiyorum ama ölürken buraya gömülmek istediğini söyledi. | Open Subtitles | لا أدري لمَ، ولكنه قبل أن يموت أوصاني أن أنثر رماده هنا |
| Onu senin öldüreceğini biliyorum ama onu ölürken izlemek istiyorum. | Open Subtitles | كلّا، بالطبع لا، أعلم أنه فريستك. لكنّي أود مشاهدته يموت. |
| Çiftleşmeden sonra, erkekler ölürken dişiler yeni bir koloni kurma uğraşını verirler. | TED | يموت الذكور بعد التزاوج وتحاول الإناث تأسيس مستعمرات جديدة |
| Yani, orada bir adam ölürken, aptal bir mahkeme salonu oyunu gibi orada öylece durup bana aptalca sorular mı soracaksınız? | Open Subtitles | أتريد الوقوف هنا وطرح أسئلة غبية كما في محاكمة غبية بينما يموت أحدهم؟ |
| Ama bütün dünya seni ölürken görmek istiyor. Kim olduğunu dahi bilmiyorlar. | Open Subtitles | ، العالم بأكمله يريد أن يراك وأنت تموت وهم حتى لا يعرفونك |
| Bir adam için delirdiğimden ölürken babamın yanında olamadım mı? | Open Subtitles | لإنني جننت بسبب رجل، لم أكن هنا و أنت تموت.. |
| Bunların hiçbiri de kadın yavaşça ölürken birinin ona rastlaması riskini taşımıyor. | Open Subtitles | ولا واحدة منها لها خطورة أن يجدها أحدهم بينما كانت تموت ببطئ. |
| Ben sadece herkesin yaptığını yapmak istiyorum. Sonra da başkaları ölürken burada olmak canımı sıkıyor. | Open Subtitles | أكره التواجد هنا بينما الآخرون يموتون بالخارج |
| Cesur, genç adamlar Normandy'de ölürken Bay Hughes namuslu vatandaşların vergilerini çalıyordu. | Open Subtitles | بينما كان الرجال الشجعان يموتون على شواطئ نورماندي كان السّيد هيوز ينظف جيب دافع الضرائب الأمريكي |
| Ona ölürken söyledim. Ailenin buraya varmak zorunda olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أخبرتها بينما كانت تحتضر أخبرتها بأن العائلة يجب أن تمر |
| HAL filmin sonunda ölürken o, bilgisayarların insana dönüştüğü zamana ilişkin olarak bu şarkıyı söylemeye başlar. | TED | عندما كا هال يحتضر في نهاية الفيلم بدأ في غناء هذه الأغنية. كإحالة إلى حين تصير أجهزة الكمبيوتر بشرية. |
| Charles Foster Kane ölürken tek bir kelime söyledi sadece: | Open Subtitles | لقد قال تشارلز فوستر كين كلمة واحدة عندما مات |
| ölürken böyle hareket edebilir misin? | Open Subtitles | يجب أن تمثلى وكأنك تموتين ألا تستطيعين فعل ذلك |
| Çünkü ölürken hissettiği tek şey yüzünü yalayıp geçen rüzgardı. | Open Subtitles | و أظن لأنه عندما ماتت كانت تشعر بالرياح تصطدم بوجهها |
| Annesi hasta olduğunda, hatta ölürken bile bütün yarışmalarına gelen birisi olabilir. | Open Subtitles | الذي جاءتْ الأمَّ إلى كُلّ المسار يَجتمعُ، حتى متى هي كَانتْ مريضةَ. حتى متى هي كَانتْ تَمُوتُ. |
| Bir saniye. Yoksa yavaşça ölürken limuzin kullanmanın dışında bir şey mi yaptın? | Open Subtitles | مهلاً، هل تقصد إنّك فعلت شيئاً غير قيادة الليموزين بينما أحتضر ببطئ؟ |
| İki kişiyi ölürken izledim. Kötü bir hafta oldu. | Open Subtitles | شاهدت شخصان يموتان هذا ماجعل أسبوعي سيئ |
| Bu demek ki, ölürken bile insanları arkandan sürükle. | Open Subtitles | ذلك يعني حتى عند الموت, أسحب أشخاص معك الى الأسفل |
| Hasta iken... yoo, ölürken... | Open Subtitles | حسناً تحتضرين ؟ |
| Harika o kadar insan ölürken biz burada tıkılı kaldık. | Open Subtitles | عظيم، نحن فقط سنتعفن هنا أثناء موت كل هؤلاء الناس. |
| Biz açlıktan ölürken onlar nasıl para basıyor? | Open Subtitles | لمَ نحن نتضور جوعًا بينما هم يجنون المال؟ |