| Arkadaki araba, öndeki arabaya göre çok daha büyük görünüyor. | TED | السيارة التي في الخلف تبدوا أكبر من السيارة التي في المقدمة. |
| Binlerce yıldan fazla sürede, böyle ışık kaseleri bazı organizmalarda derinleştikçe öndeki açıklık küçüldü. | TED | وعلى مدى آلاف السنين، كما نمت أكواب الضوء أعمق في بعض الكائنات الفتحة في المقدمة نمت أصغر. |
| Şurası öndeki kaldırıma benziyor. | Open Subtitles | يبدو أن هذه الصورة ألتقطت على الرصيف الأمامي |
| Yürüyüşüne göre, öndeki bağ dokuyu zorlamışsın. | Open Subtitles | مشيتك تشير أنّك لويت رباطك الطولاني الأمامي. |
| Onu tutarken çok dikkatli olmam gerekiyor çünkü öndeki bu büyük çeneler öyle güçlüdür ki bir kurşunkalemi düzgün bir şekilde kesebilir. | Open Subtitles | يجب أن أتعامل معها بعناية كبيرة لأن هذين الفكين الضخمين في الأمام قويين بما يكفي كما يقال, لقطع قلم رصاص بشكل مستقيم. |
| Elimdeki bir beyin maketi ve bu öndeki bölge prefrontal korteks. | TED | إذن هذا نموذج للدماغ البشري، وهذه هي قشرة الفص الجبهي، في الأمام مباشرة |
| öndeki 2, 3 kişiyi vurabilir. | Open Subtitles | آخر ما سيفعله هو قتل إثنان أو ثلاثة من الذين بالمقدمة |
| Şu öndeki yaşlı adam, ilgiye muhtaç. Konuşacak ve kasiyeri meşgul edecek. | Open Subtitles | ذلك العجوز الذي بالأمام يريد الحضيّ بالإهتمام لدرجة قد يقطع رأس المحاسب |
| Tekneye Brownie ile binin. Ben, Bayan Nordley'i öndeki tekneye alacağım. | Open Subtitles | ستذهب مع براونى سأصطحب السيدة نوردلى فى قارب المقدمة |
| Bunu yaptıkları zaman öndeki ellerini kaldırarak yürür arkasındakinin elinde ise el bombası olurdu. | Open Subtitles | يقوم من فى المقدمة برفع يديه عالياً وفجأة يخرج علينا من يسير خلفه ملقياً علينا قنبلة يدوية |
| Devriye kolunun en öndeki adamının takımdan ayrı düştüğünü duydum. | Open Subtitles | سمعت أن جندي المقدمة قد إنفصل عن المجموعة |
| Sen cumhuriyetimizin en öndeki cephesindesin! En ön! Hey. | Open Subtitles | أنت في خطوط المقدمة لجمهوريتنا العظيمة , الا تعي ذلك ؟ |
| Sol öndeki dördüncü ve beşinci kaburgalar. | Open Subtitles | في الضلع الأيسر الأمامي و الضلع الرابع و الخامس |
| Hızlı hareket etmeli ve sessizce öndeki odaya geçmeliyiz. | Open Subtitles | يجب ان تحرك بسرعة وبدون ضوضاء .. لنخرج من الباب الأمامي |
| öndeki giriş ve arkadaki servis kapısı olmak üzere iki tane giriş çıkış noktası var. | Open Subtitles | يوجد طريقان للدخول والخروج من هناك المدخل الأمامي والباب الخلفي |
| Göğüs kemiğine bağlı, öndeki üçüncü kaburgada bere var. - Daha önce görmüştüm. | Open Subtitles | هناك كدمة على الضلع القصي الأمامي الثالث، لقد لاحظتها في وقت سابق. |
| Bunu öndeki mürettebat bagajı bölümüne yerleştirmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تضع هذا في مقصورة متاع الفريق في الأمام. |
| öndeki atın gerçek bir at ve araba olduğunu ve tabuttakilerin de biz olduğumuzu farz et. | Open Subtitles | تخيل بأن سيارة الأموات في الأمام هي عربة مع جواد وأن الناس في النعوش هم نحن |
| Ama çok yakında öndeki kişi yolu saptıracak, haliyle herkesi kendisiyle sürükleyecek. | Open Subtitles | ولكن في وقت قريب جداً الرجل في الأمام ينحرف عن المسار ويسحب الجميع معه. |
| Bu öndeki hummer IED* tarafından vurulacak. | Open Subtitles | هذهِ المركبة بالمقدمة ستدمر بعبوة ناسفة. |
| Esnek boruları görüyorsunuz, bunlar arkadaşlarınızı ıslatmak isterseniz kullanmak için ve tekneler var ve öndeki çocuk oldukça normal duruyor. | TED | أنابيب مرنه بأماكن غسل الأقدام. أو رش الماء على أصدقائك أو الاستحمام أما هذا الذي بالأمام يبدو طبيعي جداً |
| iki delik var. öndeki idrarı, arkadaki ise dışkıyı topluyor. | TED | هناك الأمامية والخلفية، والامامية تجمع البول، والخلفية تجمع المواد البرازية. |