Geçmişimin önemli bir kısmı herhangi bir utanç eyleminden dolayı hikâye dışı bırakıldı. | TED | لقد تم إغفال جزء مهم من تاريخي في هذه القصة، من دافع الارتباط وليس الخجل. |
Tartışmak hayatımın önemli bir kısmı ve tartışmayı severim. | TED | إنه جزء مهم في حياتي، و أنا أحب أن أتجادل. |
Ve tipografi müfredatın çok önemli bir kısmı ve öğrencilerimize ilham için kendi içlerine bakmalarını teşvik ediyoruz | TED | والطبوغرافية هي جزء مهم جداً من المناهج الدراسية ونحن نشجع طلابنا على العثور على المحفّزات بداخلهم. |
Bu projenin çok önemli bir kısmı da bu sıradışı insanları nasıl fotoğrafladığımla ilgiliydi. | TED | جزء مهم جدا من هذا المشروع كان إيجاد كيفية تصوير أولئك الأشخاص المميزين. |
Bunun önemli bir kısmı eski iç deniz sayesinde buradadır. | Open Subtitles | و جزء أساسي من وجودها هنا يعود الفضل به للبحر الداخلي السحيق |
İnsan doğasının önemli bir kısmı olan cevapları bulma isteği... doğrultusunda sürekli sorulan sorular bunlardır. | Open Subtitles | هذه هي الأسئلة الأكثر ديمومة. وهي جزء أساسي من الطبيعة البشرية... وتريد العثور على الأجوبة. |
Tanrı'dan bile yaşlı olduğun için, rahminden yarasaları uzaklaştırmanın çocuk sahibi olmanın önemli bir kısmı olduğunu anlıyorum. | Open Subtitles | افهم انه من إبقائك الخفافيش خارج ارحامك جزء مهم من إنجاب الطفل عندما تكونين أكبر عمرًا من الآلهه |
Haberin önemli bir kısmı. | Open Subtitles | إنه جزء مهم من القصة. |
Shavasana'nın ortasındalar, Booth. Çalışmanın önemli bir kısmı. | Open Subtitles | إنّهم في وضعية "شافاسنا" يا (بوث)، إنّه جزء مهم من التمرين. |