| Siroz karaciğer toksinleri temizlemesini önlüyor... ve ensefalopati vücudunuz mental durumunu değiştiriyor. | Open Subtitles | التليف الكبدي يمنع كبدك من ترشيح السموم قد تصبح ملتهب دماغياً مما يؤدي إلى تغيير حالتك العقلية |
| Şarapnelin kalbine girmesini o önlüyor. | Open Subtitles | متصل ببطارية سيارة وهو يمنع الشظايا من دخول قلبك |
| Bu küçük şey insanların bilincini kaybetmesini mi önlüyor? | Open Subtitles | هذا الشيء الصغير يمنع الناس من فقدان الوعي؟ |
| Kanlarındaki küçük moleküller hayati organlarına zarar gelmesini önlüyor. | Open Subtitles | كميّاتٌ صغيرة في دمائهم تمنع تلف أعضائهم الحيويّة. |
| İğneler nöbetlerini yatıştırıyor, haplar da olmalarını önlüyor. | Open Subtitles | الإبر تهدئ نوباتك، والحبوب تمنع حدوثها |
| Rüya makinesindeki bir saat delirmemi önlüyor. | Open Subtitles | ساعة فى آلة الاحلام تبقينى يقضا |
| Lanet kurt adam yönünü ortaya çıkartmasını önlüyor. Ancak laneti bozarsa, gerçek bir melez olur. | Open Subtitles | لقد قمعت اللعنة شقّ المذؤوب فيهِ، لكن إن كُسرت فسيغدو هجيناً مُتأصّلاً. |
| Bu yazılım bunları önlüyor. | Open Subtitles | أو ينظرون لصوركِ، كما تعرفين، هذا يمنع ذلك |
| Müziklerini çalmak, filmlerini kopyalamak veya resimlerine bakmak isteyebilirler. Bu yazılım bunları önlüyor. | Open Subtitles | ويرغبون في سرقة ملفاتكِ الموسيقية أو نسخ أفلامكِ أو الإطلاع على هاتفكِ، هذا الشئ يمنع كلّ ذلك |
| Yemek tabağı genişliğindeki ayakları ağırlıklarını dağıtıyor ve yumuşak kuma batmalarını önlüyor. | Open Subtitles | فالخف الذي يصل إلى حجم الطبق يوزع الوزن مما يمنع غوصهم في الرمال الناعمة |
| Bakır, elektromanyetik radyasyonu önlüyor. | Open Subtitles | النحاس يمنع مرور الإشعاع الكهرومغناطيسي. |
| Normal bir hava yakıtına yavaş yavaş geçip neyi önlüyor? | Open Subtitles | الانتقال التدريجي إلى اختلاط الهواء العادي يمنع ماذا؟ |
| Mango suyu kanseri önlüyor. | Open Subtitles | مذهل عصير المانجو يمنع السرطان |
| Porselen takımların kırışmasını önlüyor. | Open Subtitles | الخزف يمنع المعطف من التجعد |
| Bunlar yan etkileri önlüyor. | Open Subtitles | هو يمنع الاثار الجانبية |
| Yolculuğun sıkıcı olmasını önlüyor. | Open Subtitles | إنها تمنع الركوبة من أن تكون مملة |
| Sadako'nun gücünün Nagi'ye ulaşmasını mı önlüyor? | Open Subtitles | (تمنع قوى (ساداكو من ان لا تصل الى (ناغي) ؟ |
| Bilgi hırsızlığını önlüyor, değil mi? | Open Subtitles | إنها تمنع القرصنة، أليس كذلك؟ |
| (Gülüşmeler) Mangrovlar ayrıca toprak erozyonunu önlüyor. Fırtına dalgaları ve tsunamiler ile günlük yaşamlarında bu ormanların yanında yaşayan milyonlarca insan arasındaki ilk savunma hattı olabilirler. | TED | (ضحك) أشجار المانغروف تمنع أيضًا تآكل التربة، ويمكن أن تكون خط الدفاع الأول بين طوفان العواصف والتسونامي وملايين الناس الذين يعيشون بجانب هذه الغابات لبقائهم على قيد الحياة يوما بعد يوم. |
| - Sözcük de organın reddini önlüyor. | Open Subtitles | - .والكلمة تمنع الرفض |
| Rüya makinesindeki bir saat delirmemi önlüyor. | Open Subtitles | ساعة فى آلة الاحلام تبقينى يقضا |
| Lanet kurt adam yönünü ortaya çıkartmasını önlüyor. | Open Subtitles | اللعنة قمعت شقّ المذؤوب فيه، |