Neil onun Özel olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | "نيل" يعتقد أنه مميز "المترجم : ومحمد محمود والشعب المصري يعتقد أنه مميز،ههههه |
Özel olduğunu mu sanıyorsun, benzersiz bir kar tanesi falan olduğunu? | Open Subtitles | هل تظنى أنكِ مميزة ؟ أو واحدة من القلة المختارة ؟ |
İnsanlara senin ne kadar Özel olduğunu anlamaları için zaman tanı." | Open Subtitles | يجب عليك تعلم إعطاء الوقت للناس ليعرفوا كم أنت مميز |
Bu olanlardan sonra Özel olduğunu yadsıyamazsın. | Open Subtitles | بعد كل ذلك, لا يمكنك إنكار أنك مميز. |
Özel olduğunu sanıyorsun. Kuralların senin için geçerli olmadığına. | Open Subtitles | تعتقد بأنك مميز, وأن القواع لاتطبق عليك. |
O kadar Özel olduğunu düşünüyordu ki, vadideki ayak takımıyla muhattap olma gereği duymadı ve vadi kızı Brook'un bunu bildiğinden emin oldu. | TED | اعتقدت بأنها مميزة جدًا لم تكن بحاجة للاختلاط مع أراذل الناس من الوادي وحرصت بأن فتاة الوادي بروك يعلم بذلك |
Onun Özel olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | لقد اعتقدت بأنها كانت مميزة فتاتك المفضلة |
Yürümeye başladığın zamandan beri annen ve ben, senin Özel olduğunu anlamıştık. | Open Subtitles | منذ ان بدأت تمشي انا وأمك كنا نعلم انك مميز |
Sen sürekli ona Özel olduğunu söylediğin için sadece Evo'lar ile bağ kurabiliyor. | Open Subtitles | إنه يعرف نفسه بأنه من المتطّورين لأنك دومًا ما تخبره بأنه مميز |
belki - belki de sana onun için ne kadar Özel olduğunu anlatan bir hediye aldı! | Open Subtitles | لكن ربما جلبت لك هدية لتخبرك بها أنك مميزة لها |
Sana onun Özel olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أخبرتك أنه مميز |
Onun o kadar Özel olduğunu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | أتعتقد أنه مميز جداً؟ |
En azından biraz söz etti. Özel olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | على الأقل القليل عنكِ أعلم أنكِ مميزة .. |
Seninle tanıştığım anda Özel olduğunu anlamıştım. | Open Subtitles | كنت أعرف أنكِ مميزة جداً منذ اللحظة التي قابلتكِ فيها |
Ne kadar Özel olduğunu bilmiyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنت لا تعرف كم أنت مميز أليس كذلك ؟ |
Her zaman Özel olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | لطالما عرفت أنك مميز |
Onlar yüzünden Özel olduğunu düşünmene neden oluyorlar ki bu doğru değil, adil hiç değil. | Open Subtitles | غنها تخدعك في التفكير بأنك مميز فقط بسبب تلك القدرات.. -وهذا ليس حقيقي، وهذا ليس عادلًا أيضًا |
Michael, onun çok Özel olduğunu düşünüyor ama hiç de özel değil. | Open Subtitles | إنه يعتقد بأنها مميزة و هي ليست كذلك |
Arkadaşlığımızın Özel olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | لقد قلت أن صداقتنا مميزة حسناً ، إن كانت مميزة |
Özel olduğunu düşündüm. Gerçekten. | Open Subtitles | لقد ظننت انك مميز أنا فعلا ظننت ذلك |
Tüm küçük yetimler Özel olduğunu hayal eder, Peter. | Open Subtitles | أتعلم يا (بيتر)، كل يتيم صغير يحلم بأنه مميز |
Senin Özel olduğunu düşündüm. Benim gibi olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | لقد ظننت أنك مميزة لقد ظننت أنك تماما مثلي |
Neden bu kadar Özel olduğunu bana söyleyemiyorsan, ona nasıl söyleyeceksin? | Open Subtitles | ان لم تكن تقدر ان تقول لي لما هي مميزة اذا كيف سوف تخبرها ؟ |
Benim için ne kadar Özel olduğunu hatırladın mı hiç? | Open Subtitles | انت لم تتذكر ان هذا مميز لى على الاطلاق ؟ |
Gezegenimizin ne kadar Özel olduğunu takdir etmeyi öğrenirsek evimize iyi bakmanın önemini, başkalarını bulmayı ve evrenin farkında olduğumuz için bile ne kadar şanslı olduğumuzu, insanoğlu bir süre daha hayatta kalabilir. | TED | وإن تعلمنا كيف نقدر كم هو مميز كوكبنا، وكم هو مهم أن نعتني بأرضنا ونعثر على غيرها، كم هو قدر النعيم الذي نحن فيه حتى نعي ببساطة هذا الكون، قد يعيش الإنسان لفترة. |
Ama bu yüzden, ben onun Özel olduğunu düşünürdüm. | Open Subtitles | أعتقد ان الامر أستحق العناء اعتقد انه كان مميزا حقا |
Ama Judas İsa'nın ne kadar Özel olduğunu konuşan bir sürü insanla etrafı çevriliydi. | Open Subtitles | ولكن يهوذا كان مُحاطا بأشخاصٍ يتغنون بيسوع وكيف أنه كان مميزاً. |