| Pekala, biliyor musunuz? Evli ve çocuklu olmadığım için üzülmem çok saçmaydı. | Open Subtitles | أدركت أنه من السخافة أن أحزن بسبب عدم حصولي على زوج وأطفال |
| Eh... eğer kocaman bir öpücük verirsen, bir daha asla üzülmem. | Open Subtitles | بالحقيقة, أعطني قبلة كبيرة اذا ولن أحزن أبدا مجددا |
| Ne? Güzelsin diye senin için üzülmem mi lazım? | Open Subtitles | ماذا، هل من المفترض أن أشعر بالأسى من أجلك لأنك جميلة؟ |
| Ne? Güzelsin diye senin için üzülmem mi lazım? | Open Subtitles | ماذا، هل من المفترض أن أشعر بالأسى من أجلك لأنك جميلة؟ |
| - üzülmem. | Open Subtitles | - لن أتحسر. |
| Sana üzülmem için uğraşıyorsan işe yaramıyor. | Open Subtitles | إن كنت تحاول إشعاري بالأسف عليك، فهذا لا يجدي. |
| Bu, popüler olduğun için üzülmem gerektiği anlamına mı geliyor? | Open Subtitles | هل يعني هذا أنه يفترض بي أن أكون آسفاً بشأنك لأنك شعبية ؟ |
| Suzanna'yı düşünüp sürekli üzülmem gerekiyor ama kendimi başka şeyler düşünürken buluyorum. | Open Subtitles | أتعلمين , من المفترض علي أن أحزن بشدة على سوزانا لكن أجد تفكيري يدفعني إلى أشياء أخرى |
| Ya da üzülmem. | Open Subtitles | أو أحزن. |
| Burada oturup kendim için üzülmem. | Open Subtitles | كنت أكتفي بالجلوس و أشعر بالأسى على نفسي |
| Sanırım senin için üzülmem gerek Bayan Dunham. | Open Subtitles | أفترض أنّي يجب أن أشعر بالأسى من أجلك، آنسة (دونام). |
| Senin için üzülmem mi gerekiyor, Malcolm? | Open Subtitles | أيفترض بيّ أن أشعر بالأسى عليك يا (مالكوم)؟ |
| - üzülmem. | Open Subtitles | - لن أتحسر. |
| Sana üzülmem için uğraşıyorsan işe yaramıyor. | Open Subtitles | إن كنت تحاول إشعاري بالأسف عليك، فهذا لا يجدي |
| Onun için üzülmem mi gerekiyor? | Open Subtitles | هل يجب علي الشعور بالأسف تجاهه؟ |
| Bunu yaptığım için asla üzülmem! | Open Subtitles | لن أكون آسفاً أبداً على تعليمك القراءة |