Yere düştüğünde laboratuar sıçanını kesmek üzereymiş. | Open Subtitles | كان على وشك أن يشرح أحد فئران التجارب بمعمله عندما سقط مغشياً عليه |
Patronun çok sık işe geç geldiğiniz için sizi kovmak üzereymiş. Bunu biliyorsunuz. | Open Subtitles | رئيسك كان على وشك طردكِ ، بسب تأخركِ الدائم علمتِ ذلك. |
Yönetici çöpe atmak üzereymiş. Tam zamanında yetişmişiz. | Open Subtitles | المدير كان على وشك رميه، لكننا وصلنا بالوقت المناسب |
Başkasıyla evlenmek üzereymiş. | Open Subtitles | هي كَانتْ عَلى وَشَكِ أَنْ تَتزوّجَ شخص آخر. |
Seni tutuklatmak üzereymiş. | Open Subtitles | - هي كَانتْ عَلى وَشَكِ أَنْ تَضْربَك للشرب تحت سنّ البلوغِ. |
Neredeyse patlamak üzereymiş, adam her an ölebilirdi. | Open Subtitles | كبير جداً، وأنّه كان على وشك الإنفجار وقالوا أنّه سيكون ميتاً في أيّ وقت من الآن |
Barmenimiz Ken Marion ise diğerlerinin aksine ders çalışmak için evine gitmek üzereymiş. | Open Subtitles | على عكس الساقي الذي كان على وشك نهاية دوامه ليكمل دراسته |
Evi elden gitmek üzereymiş ama bu sabah yüklü bir para yatırarak durumu kurtarmış. | Open Subtitles | تبين أنّ منزله كان على وشك أن يُرهن، لكن عُكس الأمر بعد وديعة كبيرة هذا الصباح. |
Olay yaşanmadan önce bir kamu davasına şahitlik etmek üzereymiş... | Open Subtitles | كان على وشك الادلاء بشهادته في دعوى مدنية |
Helâk olmak üzereymiş ama kurtulmuş. | Open Subtitles | قال إنه كان على وشك الموت. و لكنه نجا. |
Yani, Judson Allen piyangoyu vurmak üzereymiş. | Open Subtitles | إذاً " جادسون آلين " كان على وشك ضرب الشحنة الكبيرة |
Çinko yapmak üzereymiş. | Open Subtitles | I كان على وشك الحصول على كل حروف الـ |
Meka, oradaki yetkililerle buluşup hesap sahibinin kimliğini açıklatmak üzereymiş. | Open Subtitles | كما ترى، (ميكا) كان على وشك الذهاب لمقابلة السلطات هناك لجعلهم يفصحون عن هويّة صاحب الحساب إذا؟ |
Neredeyse umudunu yitirmek üzereymiş ki... küçük bir handa sıradan bir garson kızla tanışmış. | Open Subtitles | {\pos(192,230)} كان على وشك أن يفقد الأمل بإيجادها عندما وجد حانة صغيرة... مع نادلة قروية بسيطة |
- Hayır, izin almadan gitmek üzereymiş. | Open Subtitles | -كلا، لذا كان على وشك الغياب بدون إذن . |
Karısı onu yakalayıp çok sinirlenmek üzereymiş. | Open Subtitles | زوجته كَانتْ عَلى وَشَكِ أَنْ تَمْسكَه ويَكُونُ متقاطع جداً... |