| Başkan olmak bile istemedi.Ama kasabalılar ısrar ettiler. | Open Subtitles | حتى أنه لم يرغب فى العُمودية حاول أن يرفض لكن قساوسة البلدة أصروا على تعيينه |
| Çalışmalarım üzerine bir kadeh... bir kaç kadeh için ısrar ettiler. | Open Subtitles | أصروا أن أشرب معهم نخباً أكثر من كأس، نخب عملي |
| Çok eğlenceliydiler, onuruma bir parti vermek konusunda ısrar ettiler. | Open Subtitles | و كانوا ممتعون جداً و سخفاء. و اصروا على إقامة حفلة بشرفي. |
| - Ben üstlenmeye çalıştım ama o başta olduğundan bu yana, onun olduğuna ısrar ettiler. | Open Subtitles | حاولتُ أن القي اللوم على نفسي لكنهم اصروا عليها بما أنها كانت الشخص المسؤول عن المكتب |
| Fakat bilimsel kurumlar, Wesminster Abbey'de övgüye değer bir gömme töreni yapmakta ısrar ettiler. | Open Subtitles | ولكن ما حصل، هو أن أصرت المؤسسة العلمية.. على دفنه في أبرشية ويستنمنستر |
| Bu çocuklardan aldım, onlar da arkamı koruma konusunda ısrar ettiler. | Open Subtitles | أولئك أولادي هناك. أصرّوا على حماية ظهري. شيء جيد، أيضا |
| Evet, çok mutlu olup onunla tanışmak için ısrar ettiler. | Open Subtitles | نعم ، لقد أصبحوا سُعداء للغاية وأصروا على مُقابلتها |
| Elbette. Çok ısrar ettiler ama program beklentimi karşılamadı. | Open Subtitles | بالطبع، المسؤولين يصرون علي لأن نوعية البرامج المعروضة رديئة |
| Kalmayacaktım ama, sevimli nişanlın ve yeni kız arkadaşı ısrar ettiler. | Open Subtitles | لم أكن سأنتظر, ولكن خطيبتك, وصديقها الجديد أصروا أن أبقى. |
| Büyük bir şey olsun istemedim fakat ısrar ettiler. | Open Subtitles | لقد قلت بأنني لا أريد أي جلبة كبيرة لكنهم أصروا. |
| Yer almak istemediğimi söyledim ama iyi konuşma yaptığımı söyleyerek ısrar ettiler. | Open Subtitles | كنت لا أرغب بأن أدخل معهم لكنهم أصروا علي قالوا بأني متحدث جيد |
| Buraya gelmem şirketimin fikriydi. Çok ısrar ettiler. | Open Subtitles | كان فكرة الشركة أن أتواجد هنا لقد أصروا على ذلك كثيرًا |
| Lütfen Harry. Söyledim, ama ısrar ettiler. | Open Subtitles | ارجوك ياهاري، لقد اخبرتهم لكنهم اصروا |
| Ortak bağlantılarımız seni bugün görmem için ısrar ettiler. | Open Subtitles | إتصالاتنا أصرت أن نتقابل اليوم. |
| Mayısta açmayı planlıyorduk ama duvarları yükseltmemizde ısrar ettiler. | Open Subtitles | إننا خططنا فتحه في شهر مايو لكن وحدة "أحتواء الحيوانات الهجينة" أصرت على أن نبني الجدران بشكل أعلى. |
| Skylar'ın okulundan onu kontrole getirmem için ısrar ettiler. | Open Subtitles | أصرت مدرسة (سكايلر) أن أقوم بفحصه |
| Hatta o konuda ısrar ettiler. | Open Subtitles | بالواقع ، لقد أصرّوا على ذلك بالفعل |
| Mayısta açmayı planlıyorduk ama duvarları yükseltmemizi ısrar ettiler. | Open Subtitles | ...خططنا للإفتتاح في شهر مايو لكن وحدة إحتواء الحيوانات أصرّوا على أن نبني الجدران بشكلٍ أعلى |
| Ama dönmem konusunda ısrar ettiler, "bize güven, bize güven" deyip durdular. | Open Subtitles | ولكنهم أصرّوا على عودتى, وقالوا: "صدِّقنا, صَدِّقنا". |
| Bunu araya sıkıştırmak için ısrar ettiler. | Open Subtitles | وأصروا على محاولة الضغط فى هذا |
| Liderleri yoktu ve beni izlemekte ısrar ettiler. Evet bunu anlıyoruz. | Open Subtitles | لم يكن لديهم قائد ، وأصروا علي إتباعي. |
| Amaçlarını anlayıp katkıda bulunabilmesi için Billy'i okutmakta ısrar ettiler. | Open Subtitles | وأصروا أن (بيلي) من يرسلها كي يفهم القضية ويساهم |
| Öğrencilerim gelmem için ısrar ettiler. | Open Subtitles | والتلاميذ يصرون على مجيئي |