| Bir pazarlık araştırmacısı olarak karşı bir teklif yapmasında ısrar ettim ve en iyisini hazırlamasına yardım ettim. | TED | ولكنني أصررت عليه كباحث في المفاوضات أن يجري عرضاً مضاداً، وساعدته في صُنع واحدة مثالية. |
| Ben ısrar ettim, bayım. Buna hakkım olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | لقد أصررت بهذا, يا سيدى شعُرت بأن هذا من حقى |
| Onlarla gitmekte ısrar ettim. Nolan'dan sorumluydum sanki. | Open Subtitles | أصررت على الذِهاب معهم شعرت بالمسؤولية تجاه نولان |
| Emin olmak için korkulukların ve deniz kenarındaki duvarın tahtadan bir maketini yapmamızda ısrar ettim. | TED | وذلك فقط للتأكد، وأنا أصر على أن نبني نموذجا من الخشب، وعلى نطاق واسع، من السياج والأسوار البحرية |
| Endişelendiğim için ısrar ettim? - Neden endişelendin? | Open Subtitles | ـ كُنت قلقاً عليها لذا أصريت ـ لماذا كُنت قلقاً عليها ؟ |
| Yaş günü hediyesi almak istemiyordun ama ben ısrar ettim. | Open Subtitles | لم تكن تريد شراء هديه عيد ميلاد له ولكنني اصريت |
| Ben payımı Hintliler'e vermekte ısrar ettim. | Open Subtitles | وأصريت ان اعطى نصيبى للهنود. |
| Oh özür dileriz geç kaldık, benim hatamdı, metro ile gelme konusunda ısrar ettim. | Open Subtitles | نأسف، لتأخرنا إنها غلطتى أنا أصررت على ركوب الأنبوب |
| Ben mimarlığın da prestijli bir meslek olduğunda ısrar ettim. | Open Subtitles | أصررت على الهندسة المعمارية و أيضاً التخصص. |
| İşte bu nedenle Madam Franklin'in kendisini öldürdüğü üzerinde ısrar ettim, ve biliyordum ki, ben Hercule Poirot olduğum için benim görüşüm kabul görecekti. | Open Subtitles | لهذا , أصررت انا على ان السيدة فرانكلين قتلت نفسها وكنت اعرف ان شهادتى سوف تُقبل لأننى هيركيول بوارو |
| Hayır, aslında benim yapmama izin vermesi için ben ısrar ettim. | Open Subtitles | لا ، فالحقيقة ، أنا أصررت أن يدعني أفعل هذا |
| Güvenini tekrar kazanmasına yardımcı olmak için bizde kalsın diye ısrar ettim. | Open Subtitles | أصررت على بقائها معنا. للمساعدة في بناء ثقتها مجددا. |
| Bu nedenle stratejimizin dikkatlice gözden geçirilmesinde ısrar ettim. | Open Subtitles | ولهذا السبب أصررت على مراجعة .شاملة لأستراتيجيتنا |
| Buraya gelmesi için ona ben ısrar ettim. | Open Subtitles | حسناُ, كان علي أن أصر أن يأتي إلى هنا |
| O testleri çözmesini ben ısrar ettim. | Open Subtitles | إنني أصر أنه تلقى هذه الاختبارات |
| Jim gerek yok dedi ama ısrar ettim. | Open Subtitles | وقال جيم أنه ليس من الضروري، لكنني أصر. |
| Beş parasızdı. Gitmesi için ısrar ettim. | Open Subtitles | كانت مفلسة، انا أصريت على رحيلها |
| - Beyaz makyajları bitti çünkü bana kalçalarıma yapmaları konusunda çok ısrar ettim. | Open Subtitles | -لقد انفذوا المكياج الأبيض لأني أصريت لعمل هذا |
| Wiskey içmemiz konusunda ısrar ettim. | Open Subtitles | أنا أصريت أن يكون لدينا بعض الويسكي |
| - ama senin iznin olmadan daha ileri gitmeme konusunda ısrar ettim. | Open Subtitles | ولكنى اصريت على أنك يجب ان تعرف وتوافق لاننا افضل الاصدقاء . |
| Ben payımı Hintliler'e vermekte ısrar ettim. | Open Subtitles | وأصريت ان اعطى نصيبى للهنود. |
| Çok ısrar ettim ve ev sahibimiz nezaket göstererek, kadeh kaldırma hakkından vazgeçip... misafirleri ağırlama görevini, benim gibi sıkıcı birine verdi. | Open Subtitles | لقد كنت مُصرا ً للغاية , و استغليت الكرمالشديدلدىالكونت, حتىيتخلىعن حقهالأبوى... لكى لا يحرج ضيفه |
| Bunu kendi söylemek istedi ama ben gelmesin diye ısrar ettim. | Open Subtitles | - نعم. أرادَ نُزُول وإخْبارك، لَكنِّي أصررتُ بأنّني أَجيءُ بدلاً مِن ذلك. |
| Benim suçum. Gelmekte ısrar ettim. Endişelenmiştim. | Open Subtitles | انا الملام, لقد اصررت على المجئ لقد كنت قلقا |