| Böyle bitmesini istemezdim ama artık seçme şansım yok. | Open Subtitles | لم أرد الأمر أن ينتهي هكذا ولكن الآن ليس لدي خيار |
| Yapma. Başka şansım yok. | Open Subtitles | اوه ، افهمي انا لابد ان اذهب ، ليس لدي خيار ، حسنا؟ |
| Başka bir şansım yok. Şapka hiç yakışmıyor. | Open Subtitles | لا خيار لدي، يبدو مظهري سيئاً مع القبعات الأخرى |
| Kötü adamlar aday olmamı istemiyorsa sanırım başka şansım yok. | Open Subtitles | لو أراد الأشرار وقفي من الترشح، حينها لا أملك خياراً |
| Ve ana sistemi buradan kapatma şansım yok. | Open Subtitles | و 40 ثانية متبقية، و لم يحالفني الحظ في إغلاق المركز من هنا. |
| Bu kıza karşı hiç şansım yok, çok can sıkıcı. | Open Subtitles | من الواضح ليس لدي فرصة مع هذه الفتاة، التي تُحيرني بشدة |
| Sadakati tercih etmiştim. Buradayken seçme şansım yok. | Open Subtitles | كنت مخلصاً بإختياري ولكن هنا، ليس لديّ خيار |
| Kurallar kuraldır, ve kampın sonu olduğu için başka şansım yok. | Open Subtitles | القوانين هي القوانين ومنذ الأن وحتى نهاية المعسكرN.ليس لدي خيار أخر |
| Rotayı tersine çevirmekten başka şansım yok. | Open Subtitles | لم يكن لدي خيار اّخر, كان علي أن أخرج عن المسار. كمواجهة إعصار في الكاريبي. |
| Keşke başka bi yol olsa, ama başka şansım yok | Open Subtitles | أود أن أجد طريقة للخروج من ذلك ولكن الحقيقة هي أنه ليس لدي خيار |
| Bu durumda, seni eve götürmekten başka şansım yok. | Open Subtitles | فى هذه الحالة ، لا خيار لدى سوى أن آخذك للمنزل |
| Bu elime geçen en iyi şans. - Üzgünüm, başka şansım yok. | Open Subtitles | هي أفضل فرصة لدي، معذرة، لا خيار آخر أمامي |
| Tekrar bekarım o yüzden kendimi senin aşk hayatınla avutmaktan başka şansım yok. | Open Subtitles | في الواقع، أنا عزباء الآن لذا لا أملك خياراً سوى أن أعيش حياتكِ كبديل |
| Eğer bu rica başkan yardımcısına aitse, sanırım hiçbir şansım yok. | Open Subtitles | إذا طلب نائب الرئيس , أعتقد بأني لا أملك خياراً |
| Son protestocunun yüzünü tanıma konusunda şansım yok. | Open Subtitles | لم يحالفني الحظ في التعرف على وجه آخر متظاهر |
| Ve adım manşetlerde olduğu sürece yeni bir hayat için hiçbir şansım yok. | Open Subtitles | وليس لدي فرصة أن أبدأ من جديد . إذا كان اسمي في عناوين الرئيسية للصحف |
| Çok geç, Çavuş. Başka şansım yok! | Open Subtitles | لقد تأخر الوقت أيها الرقيب ليس لديّ خيار |
| Başka şansım yok. Halkın huzurunda bir oturum düzenlemeliyim. | Open Subtitles | لا أملكُ خياراً يجب أن أقيم جلسة استماع عامّة |
| Yoksa onları uyarmaktan başka şansım yok! | Open Subtitles | لن يكون لدي خياراً آخر سوى تحذيرهم |
| Seçme şansım yok. Yapmam gereken bu. | Open Subtitles | ليس بيدي حيلة أعني أنه لا يسعني إلا أن أفعل ذلك |
| Başka şansım yok. Bunu seni beklerken yapmış olmalıydım. | Open Subtitles | ليس أمامي خيار آخر، كان يجب أن أنهي هذا بينما كنت أنتظرك |
| Seçme şansım yok mu? | Open Subtitles | لاخيار |
| Bakacak olursak pek bir seçme şansım yok, değilmi? | Open Subtitles | ... يبدو بأنه ليس لدي أي خيار ، أليس كذلك ؟ |
| Bir kere oynamaya başladıklarında Herhangi bir politika üretmek bir bir şansım yok. | TED | و ليس لدي أي فرصة لفرض أي قانون عندما تبتدئ اللعبة. |
| Ve tamamen, "erkeklerle hiç şansım yok" modundaydı. | Open Subtitles | وإنها كانت تقول : "ليس لدي حظ مع الرجال". |
| Tek farkımız, senin onurun yokken benim seçme şansım yok. | Open Subtitles | الفارق هنا أنكِ لا تملكين أي شرف وأنا لم أملك خيارًا |