| Bu karavanı alabilirsin ve büyük bir ihtimalle iyi fiyat olur çünkü en kısa sürede şehirden ayrılmak istiyor. | TED | تستطيع شراء هذه المقطورة، و ربما تحصل على عرض جيد حقا لأنه يريد الخروج من البلدة بأسرع وقت ممكن. |
| Birkaç günlüğüne iş için şehirden ayrılıyorum. Döndüğümde seni arayacağım. | Open Subtitles | سوف أغادر البلدة لأجل العمل لعدة أيام سأتصل بك لاحقا |
| Bakın, birkaç saat sonra şehirden ayrılacağım o yüzden çok az vaktim var. | Open Subtitles | اسمعي , انا في طريقي لخارج البلدة وقد ظننت , لدي وقت قصير |
| Onlar da bizi hazineye boğsun. Böylece yarın şehirden ayrılırız. | Open Subtitles | سوف يعطوننا جائزه كبيره و سوف نغادر المدينه بحلول الغد |
| Bu soruya duyduğum ilham çok farklı bir şehirden geliyor, Moğolistan'ın Ulanbatur şehrinden. | TED | ويأتي الهامي لهذا السؤال من مدينة مختلفة للغاية، مدينة أولان باتور في مانغوليا. |
| Yani Vali haklı çıkmıştı. Ama gün içerisinde, şehirden bir adam geldi onun yanıldığını söyledi bu yüzden adamı vurdular. | Open Subtitles | فشعر العمدة أنه على حق، ولكن بالنهار جاء رجل من المدينة وقال للعمدة أنه مخطيء وأنه قد يُقتل على فعلته |
| Ben seçilmiş bir memurum ve dediğin gibi, şehirden ayrılacaksın. | Open Subtitles | لم اقم بأنتخاب رسمي وكما اشرت الى انك ستترك البلدة |
| şehirden geldiğin için teşekkür ederim. Seni yataktan kaldırdığım için üzgünüm. | Open Subtitles | ، أقدّر لك قدومك من البلدة . آسف لإيقاظك من فراشك |
| şehirden kaçmak için bahane aradığında ölüm döşeğindeki annene gelmek. | Open Subtitles | أن يكون لديك أم تحتضر حين تريدين عذراً لمغادرة البلدة |
| Üstelik uzaklara gidiyorum. şehirden ayrılıyorum. | Open Subtitles | بالاضافة الى ذلك أنا سأذهب بعيداً سأغادر البلدة |
| Herhalde henüz kaydolmamıştır. Buna dayanarak onu şehirden sürebiliriz. | Open Subtitles | يحتمل أنه لم يفعل ذلك يمكننا أن نخرجه من البلدة لهذا السبب |
| Eğer gerekli izlenimi verebilirsen şehirden çıktığında seni izleyecektir. | Open Subtitles | سيتعقبك عندما تغادر البلدة لو حبكت الأمر جيداً |
| Bu şehirden hiç ayrılmaya niyetin var mı? | Open Subtitles | الا تكفي عن تأليف الخطط حتى تغادري البلدة ؟ |
| Soylu üçlü yönetimimiz, saygıdeğer Mark Antony'nin şehirden ani ayrılışını ilan eder. | Open Subtitles | حكومتنا الثلاثيه النبيلة تُعلنُ المغادرة الفورية للمبجل مارك انتوني من هذه المدينه. |
| O durumda şehirden geçmemiz gerekmez. Burada kalamayız. Yardıma ihtiyacı var! | Open Subtitles | لذلك فليس علينا المضي خلال المدينه نحن لانستطيع البقاء هنا انها تحتاج المساعده |
| şehirden taşınmamın nedenlerinden biri geceleri rahatça yürüyebilmekti. | Open Subtitles | سبب من الى خلانى اسيب المدينه علشان اقدر امشى بليل |
| Buraya büyük şehirden gelip Maggie ile röportaj yapmak istiyorlar. | Open Subtitles | فإنهم صحفيو مدينة كبير يريدون القيام بحديث صحفي مع ماغي |
| Toz, başka bir dünyadaki bir şehirden, cininin içinden süzülerek adama geçiyor. | Open Subtitles | الطيف يخترق هذا الرجل من خلال قرينه من مدينة في عالم آخر. |
| Eşyalarımı arabaya yükledim ve yola çıktım. şehirden uzaklaşmak zorundaydım. - Neden peki? | Open Subtitles | أنا فقط ألقيت بأشيائي في السيارة ، و أقلعت اضطررت للخروج من المدينة |
| Başka şehirden gelen genç bir kız ve yeni okulundaki onunla takılmak istemeyen kötü amigo kızın hikayesine aşina mısın? | Open Subtitles | ماذا عن الفيلم حيث الفتاة تنتقل .. للعيش في بلدة أخرى والمشجّعة الوضيعة في مدرستها الجديدة لا تريد التسكع معها؟ |
| İçki kaçakçıları, beyaz esir tacirleri ve bu gazete beni ve Hemşireyi korkutup, bu şehirden çıkarmaya çalışıyor! | Open Subtitles | تهريب الكحوليات تجارة الرقيق الأبيض والصحيفة تحاول تخويفي والراهبة لدفعنا خارج المدينة |
| Eğer aradığımız dayınsa, onu şehirden sessizce çıkaracağız. | Open Subtitles | اذا كان خالك هو الرجل المنشود سنجعله يغادر البلده فى هدوء |
| Geldiler, kaldılar ve beraber çalışmak için yollar buldular. Ve şehirden şehire ve şehirler arası organizasyonlar ile hala da buluyorlar. | TED | جائوا و بقوا و وجدوا طرق و لازالوا يجدون طرق للعمل معاً مدينة لمدينة و خلال منظمات بين المدن |
| Eski kocanız size haber vermeden şehirden ayrılmış olamaz mı? | Open Subtitles | ألا تعتقدين من الممكن أنه انسل وغادر البلد دون اتصال بك ؟ |
| Seksten önce, şehirden önce, sadece ben vardım... | Open Subtitles | قبل التفكير بالجنس وقبل ذهابي للمدينة كنت فقط أنا كاري كاري برادشو |
| - Eskisi gibi değil. Kim'e ulaşıp şehirden çıkartıp güvende olmasını sağlarız, söz veriyorum. | Open Subtitles | يمكنى ان احصل على كيم وابعدها عن المدينة في مكان آمن ، اعدك |
| Blaisdell'e sabah şehirden gitmesini söyledim. | Open Subtitles | أخبرتُ بليسديل أَنْ يَخْرجَ من البلدةِ بحلول الصباح. |
| Atı hala burada, henüz şehirden ayrılmamış. Şuraya bir takım yerleştirin. | Open Subtitles | حصانه لا زال هنا، لا بد أنه لا يزال بالمدينة |
| şehirden gitmek zorundayız. Bir çocuk vardır, bana çok yardımı dokunmuştur. | Open Subtitles | يجب علينا أن نرحل عن المدينة لأجل ذلك الفتى الذي ساعدني |
| Onu arabasına götürüp, şehirden defolmasını yoksa onu öldüreceğimizi söyleyelim. | Open Subtitles | فلنأخذه لسيارته و نأمره بمغادرة المدينة أو نقتله |