| İnsanlar şehirlere bağlantı kurmak için taşınır ve bağlantısallık bu şehirlerin gelişme nedenidir. | TED | ينتقل الناس إلى المدن لكي يكونوا متصلين، والاتصال هو سبب ازدهار هذه المدن. |
| Ama asiler şehirlere girdiler ve Rus sivilleri öldürmeye başladılar. | Open Subtitles | المتمردون نقلوا معاركهم إلى المدن وشرعوا في قتل المدنيين الروس |
| Bu leoparlar, insanların şehirlere çok sayıda getirdiği evcil hayvanları avlamayı tercih ediyor. | Open Subtitles | هذه الفهود تفضّل إصطياد الحيوانات الأليفة التي يجلبها الإنسان إلى المدن بأعداد كثيرة |
| Başka şehirlere de herhangi bir şekilde yardımcı olabilmek ve daha yükseğe çıkabilmek yapmak istediğimiz şey. | TED | وبهذه الطريقة يمكننا مساعدة مدن أخرى وذهابنا إلى حدود أعلى هو ما نريد القيام به. |
| Şehirlerimiz de risk altında olacak, çünkü şehirlerin çoğu kıyıda. Görüyorsunuz, şu anda okyanus seviyeleri yükseliyor ve sular şehirlere girdikçe | TED | ومُدننا ستكون معرضة للخطر، لأن معظمها مدن ساحلية. ترون الآن إرتفاع مستويات المحيط، وأنها تُغطي المدن، |
| Böylece, geriye gittik ve arabalar gelişmeden önceki büyük şehirlere bakmaya başladık. | TED | لذلك فقد ذهبنا مرة أخرى ونظرنا للمدن الكبيرة التي نشأت قبل السيارات. |
| endüstriyel gücünü kaybeden ve Lorain, Ohio, Bolton gibi ölen şehirlere kadar... | TED | إلى المدن التي فقدت قوتها الصناعية وتموت الآن. مثل لورين أوهايو وبولتون، إنجلترا. |
| Bu vaha'i heykelleri dünyadaki her şehirlere yapmak istiyorum. | TED | لقد رغبت بان اشرع في صناعة هذه المجسمات في ساحات المدن حول العالم |
| Henüz bir finansmanları yok ama bunları dünyanın her yerindeki ihtiyacı olan şehirlere götürmeyi hayal ediyorum. | TED | ليس لديهم التمويل بعد ولكن لدي حلم بان ابني مجسمات كتلك في المدن حول العالم في الاماكن التي تحتاجها |
| Birdenbire insanlar kasabalardan şehirlere taşınmaya başladılar. | TED | وفجأة وجد الناس أنفسهم ينتقلون من القرى الصغيرة إلى المدن |
| Otomobilden sonra gelişen şehirlere bakarsanız, böyle bir modelde olmadıklarını görürsünüz. | TED | ومن ثم انظروا إلى المدن التي نشأت بعد ظهور السيارات، وهي ليست ذلك النوع من النمط. |
| Böylece dedik ki, tamam, yeni şehirlere bakalım, ve Çin'deki birkaç yeni projenin içine girdik. | TED | لذك فقد قلنا ، حسناً ، دعونا ننظر إلى المدن الجديدة ، ونحن مسؤولون عن مجموعة مشاريع لمدن جديدة في الصين. |
| Haydi biraz bakış açımızı genişletelim ve şehirlere bakalım. | TED | دعونا نوسع المنظور قليلاً ونلقي نظرة على المدن. |
| Fakat meydan okuma şu ki, biz şehirlere taşındıkça şehirler şu iki malzemeden inşa ediliyor çelik ve beton, ve bunlar harika malzemeler. | TED | ولكن التحدي هو، بينما ننتقل للمدن، تُبنى المدن بمادتين، الصلب والاسمنت، وهما مادتان رائعتان. |
| Şimdi de bazı yeni şehirlere göz atalım. | TED | الآن لننتقل الى بعض المدن الأكثر حداثة. |
| Ve şunu duyurmaktan mutluluk duyuyoruz ki tugayımızı ilk defa uluslararası şehirlere açıyoruz, Polonya, Japonya ve İrlanda'daki şehirlerden başlayarak. | TED | ويسرنا أن نعلن اليوم أننا سنفتح كتائب في مدن دولية للمرة الأولى، بدء من المدن في بولندا واليابان وإيرلندا. |
| Sadece Singapur, Kuala Lumpur, Dubai, Şangay gibi başarılı olan şehirlere odaklanarak olmaz. | TED | لا يمكننا أن نركز فقط على المدن التي تسير بشكل جيد، مثيلات سنغافورة وكوالالمبور و دبي وشنغهاي. |
| - Yerlerini saptayamayız. Tüm dünyada değişik şehirlere dağılmış vaziyetteyiz. | Open Subtitles | إنهم متفرقون في جميع أنحاء العالم في مدن مختلفة |
| Otoyollar sayesinde kolayca diğer şehirlere de gidebilir. | Open Subtitles | قد يكون في مدن أخرى سهلة الوصول عن طريق الطرق السريعة |
| Eğer bu denklemi çözmezsek, insanlar şehirlere gelmeyi bırakacak değiller. | TED | إن لم نَحُلّ هذه المعادلة، فهذا لا يعني أن نُزُوح الناس للمدن سيتوقفُ. |
| Onlara cadıları yakan şehirlere ne yaptığımızı göstermemize izin ver. | Open Subtitles | دعونا نريهم ماذا سوف نفعل بالمدن التي تحرق الساحرات. |
| Yakınlarda ki şehirlere .bir katil alarmı veriyim bari. | Open Subtitles | من الأفضل أن أعمم أوصاف القاتل إلى كل البلدات المجاورة |
| Oradan kolayca diğer şehirlere yayılabilirler. | Open Subtitles | حسنا ، فسوف يستخدمونها ، والهجره الى خارج المدينة. |