| Ve benim babana, elimi tutup her şeyin yolunda olduğunu söylemesine ihtiyacım var... | Open Subtitles | وأنا أحتاج أباك حينها كي يمسك يدي ويقول لي أن كل شيء بخير |
| Her şeyin yolunda olduğunu söylerim. Ve o gider. Sonra siz de gidersiniz. | Open Subtitles | أستطيع اخبارها بأن كل شيء بخير ومن بعدها ستذهب ومن ثم تستطيعون الذهاب |
| Buraya her şeyin yolunda olduğunu söylemek için beni çağırdın. | Open Subtitles | لقد جلبتيني كي تخبريني أن كل شيء على ما يرام |
| Takım elbisen ve ellerin tertemiz olduğu sürece aynaya bakıp her şeyin yolunda olduğunu söylemek doğrultusunda kendini kandırdın. | Open Subtitles | بدأت تؤمن بأنّه طالما حِلّتك نقيّة ويداك نظيفتان فسيمكنك النظر للمرآة وإخبار نفسك بأن كلّ شيء على ما يرام. |
| Sadece bir iletişim sorunu olduğunu ve yukarıda her şeyin yolunda olduğunu umuyorum. | Open Subtitles | أأمل أن تكون فقط مشكلة في الاتصالات وأن يكون كل شئ بخير هناك |
| Sadece her şeyin yolunda gittiğini söylemeye geldim. | Open Subtitles | لقد جئت فقط لأقول لك ان كل شئ على ما يرام |
| Evin içinde her şeyin yolunda olduğunu ondan duymak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أسمع منه أن كل شيء بخير داخل المنزل |
| Gözlerinizin içine bakarak her şeyin yolunda olduğunu size söyleyebilirim. | Open Subtitles | ولكن من خلال عينيك يمكنني القول ان كل شيء بخير |
| Onunla ne zaman konuşmaya çalışsam, her şeyin yolunda olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | عندما أحاول التحدث معه يقول أن كل شيء بخير |
| Doktor her şeyin yolunda olduğunu söyledi fakat dinlenmelisin. | Open Subtitles | الدكتورة قالت بأن كل شيء بخير لكنك بحاجة للراحة |
| Onun ağzından, evin içindeki her şeyin yolunda olduğunu duymak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أسمع منه أن كل شيء بخير داخل المنزل |
| Kaybolan kurbanlar aranmaya başlandıktan sonra iki aileyi kandırıp, her şeyin yolunda olduğunu sanmalarını sağladı. | Open Subtitles | قام ايضا بالتلاعب بعائلتين ليظنا ان كل شيء بخير حتى بعد الابلاغ عن انهم مفقودين |
| Hayır ama bize her şeyin yolunda olduğuna dair teminat verdiler. | Open Subtitles | لا، ولكنهم أكدوا لنا أن كل شيء على ما يرام |
| Sanırım her şeyin yolunda olduğunu öğrensek iyi olur. | Open Subtitles | أعتقد أنها فكرة صائبة أن نتأكد أن كل شيء على ما يرام |
| Sadece her şeyin yolunda olup olmadığı konusunda endişeleniyordum. | Open Subtitles | أنا فقط أتساءل إن كان كل شيء على ما يرام |
| Kameraların neden bozulduğunu bilmediğini ama her şeyin yolunda olduğunu söyle. | Open Subtitles | ,أخبره أنك لا تعرف سبب عطل الكاميرا ولكن كل شيء على ما يرام |
| Onlara senin iyi olduğunu, her şeyin yolunda olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أُخبرهم أن كل شيء على ما يرام أنك على ما يرام، أنك رائع |
| Geçen haftalarda toplantılara katılmadığını fark ettim ben de her şeyin yolunda olup olmadığını görmek için bir bakayım istedim. | Open Subtitles | الندوات في الأسابيع القليلة الفائتة وأردت فقط أن أطمئن عليك لآرى ان كان كل شئ بخير |
| Sen ise bana her şeyin yolunda olduğunu söyledin. | Open Subtitles | و أنت جلست هناك و أخبرتنى أن كل شئ على ما يرام ؟ |
| O her şeyin yolunda olduğunu ve hüsnü kuruntuluk yaptığımı söylüyor. | Open Subtitles | يفظن أن كل شيئ على ما يرام وذلك ما يخيفني |
| Hiçbir zaman sorun olmadı çünkü ne olursa olsun uyandığımda sen baş ucumda oluyorsun ve ben de her şeyin yolunda olduğunu anlıyorum. | Open Subtitles | كان لا بأس بالأمر دائماً، لأنّ بغضّ النظر عمّا كان، لكنتُ سأستيقظ، وأنت ستكون هناك، وسأعرف أنّ كلّ شيءٍ على ما يُرام. |
| Her şeyin yolunda olmasına sevindim. | Open Subtitles | و لم أتمكن من الوصول إليه حسناً، أنا سعيدة أن |
| Her şeyin yolunda gitmesine sevindim. | Open Subtitles | أنا سعيد لأنّ كل شيء جرى كما يُرام |
| Her şeyin yolunda olduğunu gördüklerinde bizi bırakacaklar. | Open Subtitles | وحالما يتأكدون ان كل شيء سليم سيدعونا نخرج |
| Her şeyin yolunda olduğu zamana git. | Open Subtitles | عد إلى الوقت الذي كان فيه كل شيئ بخير |
| Onlara her şeyin yolunda olduğunu, ve plan B'yi uygulayacağını söyle. | Open Subtitles | الأن أخبرهم بأن كل شىء على ما يرام وأنك سوف تنتقل إلى الخطة ب |