| İnsanlar sık sık yapmadıkları şeyler için suçluluk duyarlar genelde bunun temeli çocukluğa dayanır. | Open Subtitles | النـاس غـالباً مـا يشعرون بالذنب على شيء لم يفعلوه أسـاساً عـادة مـا يعود إلى طفولتهم |
| Madem ihtiyacınız olmayan şeyler için paranızı harcamaktan çekinmiyorsunuz bir de ihtiyacınız olmayan şeyleri ücretsiz vermeyi deneyin. | Open Subtitles | أن تنوين صرف مالك على أشياء لاتحتاجينها لذا, لِم لا تحاولين إعطاء الأشياء التي لا تحتاجينها بالمجان |
| - Yani kişisel şeyler için... - Aslında işten atılma gerekçesi olabilir. Ona söyleme. | Open Subtitles | ليس لأغراض شخصية انها تعتبر جريمة من الممكن أن اخسر وظيفتي لا تخبريه بذلك |
| İhtiyacım olan çoğu şeyi kendim halledebilirim ama diğer şeyler için, | Open Subtitles | نعم كلما اريده استطيع ان اخلع الصدف لكن لأمور الاخرين اعني |
| Bu özellikle boşta çalışma kapasitesi olan şeyler için güçlü bir fikir. | TED | الفكرة قوية فعلا للأشياء التي لها طاقة غير مستخدمة عالية. |
| Sanırım bunu bir şeyler için kullanabilirim. | Open Subtitles | أعتقد أنه يمكنني استخدام هذا من أجل شيء ما |
| Öldüğünde yapmadığın şeyler için pişmanlık duyarsın. | Open Subtitles | عندما تموت ستندم على الأشياء التى لم تفعلها |
| Hayır bildiğin şeyler için değil koku alma becerin için lazımsın. | Open Subtitles | كلا، أنا لستُ بحاجتك من أجل ما تعلم، أنا بحاجة أنفك |
| Evin çevresinde kolayca kaybolan şeyler için bir yer belirleyin. | TED | في جميع أنحاء المنزل، قم بتحديد أماكن لأشياء تضيع بسهولة |
| Davam için yapmak zorunda olduğum şeyler için sürekli insanlar ölüyor. | Open Subtitles | الناس تموت من اجل ما اعتقد انه يجب ان يتم لصالحي |
| Yaptığın şeyler için kendini cezalandırmaya mı çalışıyorsun? | Open Subtitles | أتُحاول مُعاقبة نفسك عن الأمور التي فعلتها؟ |
| 56 yaşındayım ve yaptığım şeyler için kimseyi suçlayamam. | Open Subtitles | أنا في الـ 56 ، لا أستطيع لوم أحد على شيء فعلته أنا |
| Yiyecek bir şeyler için ne yapmam gerekiyor? | Open Subtitles | ماذا يستغرق الأمر حتى تحصل على شيء تأكله؟ |
| Güzel şeyler için kendini satan biri mi? | Open Subtitles | شخصٌ من الممكن أن يبيع نفسهُ لكي يحصل على أشياء جيدة ؟ |
| O zamanlar, insanlar büyüyü yanlış şeyler için kullandı. | Open Subtitles | الناس استخدموا السحر لأغراض سيئه. |
| Böylece enerjini daha verimli şeyler için saklayabilirsin. | Open Subtitles | بهذه الطريقة يمكنك توفير بعض الجهد لأمور أكثر أهمية |
| Genellikle biz kelimeleri sevdiğimiz şeyler için alırız, | TED | عادةً نسرق الكلمات للأشياء التي تعجبنا، مثلًا الطعام لذيذ. |
| Bu gibi küçük şeyler için Tanrıya karşı bir dava olmaz. Küçük şey mi? | Open Subtitles | لا يمكننا أن نأخذ كلامه على محمل الجد من أجل شيء صغير كهذا |
| Ben yaptığım şeyler için pişmanlık duyuyorum. Yapmadığım şeyler için pişmanım. | Open Subtitles | .أنا نادم على الأشياء التي فعلتها والأشياء التي لم أفعلها |
| Yaptığınız her şey için, yapmış olabileceğiniz şeyler için ve bıraktığınız tek şey için. | Open Subtitles | من أجل ما إعتقدت أنه يمكنك أن تفعله و من أجل كل شيء تركته |
| Genetik algoritmalar belli şeyler için harika, hangi konuda kötü olduklarında şüpheliyim ve söylemeyeceğim. | TED | الخوارزميات الجينية نبيلة لأشياء معينة: وأظن بأنني أعرف بأنها سيئة في ماذا ولن أخبركم. |
| Kulağında ve boynunda takılı şeyler için tüm hayatını çöpe attın. | Open Subtitles | القيت بحياتك بعيدا... من اجل ما على اذانك وحول عنقك |
| Gerçekleşmeyen şeyler için özür dilemeye başlarsam verimliliğim nerede kalır? | Open Subtitles | ان بدأت أعتذر عن الأمور التي لا تحصل فلن اصبح إنسانا مُنتجا ابدا؟ |
| Ama bugünlerde böyle şeyler için hiç vaktim yok. | Open Subtitles | ولكن حاليا لا أجد متسعا من الوقت لهذه الأمور |
| Biliyor musunuz, ben küçükken, ufak şeyler için hep ağlardım. | Open Subtitles | هل تعلم عندما كنت صغيرة كنت ابكى على اشياء بسيطه وكانت امى تقول لى |
| Bir hamburger ve sevdiğin bu şeyler için de eksi 5.16 dolar. | Open Subtitles | من أجل الحمص والتبولة و البيرجر. وكل تلك الاشياء التي تحبينها |