| - Şey, tanımıyorum, ama arabasını biliyorum. - Lamborghini mi? | Open Subtitles | حسناً , لست كذلك , ولكنني أعرف سيارته لامبورغيني ؟ |
| - Şey, belki bir iki banker olabilir. | Open Subtitles | حسناً , ليس جميعنا البعض مُدراء في بنكوكٍ ما |
| - Genelde gri giyer de. - Şey, biraz gri gibiydi. | Open Subtitles | انها عادة ترتدى رداءً رمادياً حسناً , لقد كان رمادياً نوعاً ما |
| - Sen işimi çok kolaylaştırdın. - Şey bunu söylemen çok güzel. | Open Subtitles | ـ تجعل مهمتي سهلة جدا ـ حسن ، لطيف منك أن تقول ذلك |
| - Şey, bunu açıklayamam. | Open Subtitles | بل كنفس الهيئة حسنًا ، لا يمكنُني الشرح |
| - Şey, sanırım gitmem lazım. - Hayır, gitme, bize katıl. | Open Subtitles | حسناً , أعتقد أننى سأذهب كلا , لا تفعل ذلك , أنضم إلينا |
| - Şey, bunu suyla silmiştik, tekrar yazılmış olmalı. | Open Subtitles | حسناً ، كان عندي واحد ومستحته ثم هو ظهر ثانيةً |
| - Şey, hâlâ çok anlamlı görünmüyor, değil mi? | Open Subtitles | حسناً ، هو ما زال لا يعني الكثير ، أليس كذلك؟ |
| - Şey, doktorlar pek emin değiller. | Open Subtitles | ـ حسناً .. ان الاطباء أنفسهم ليسوا متأكدين بعد |
| - Şey, sadece sen ve ben kaldık dostum. - Senden nefret ediyorum. | Open Subtitles | ـ حسناً أعتقد أنه أنت وأنا فقط يا رفيق ـ أنا أكرهك |
| - Şey, bu konuyu çok düşündüm... - Bu sorunun cevabını biliyorum. | Open Subtitles | ... ـ حسناً لقد فكرت كثيراً ـ أنا أعرف إجابة هذا السؤال |
| - Şey ben sizi yalnız bırakayım da siz konuşun... | Open Subtitles | حسناً , يجب ان أترككما تتبادلان الحديث يمكنني لا . لا. |
| - Şey, şu anda, ben... - bunu bana açıklayamazsın. | Open Subtitles | حسناً, الآن لَستُ لست حراً لكشفه لي صحيح |
| - Şey, babanın sözünü dinlemen iyi. | Open Subtitles | ـ حسناً .. جميل أن تسمعي كلام والدك ـ باي |
| - Tarafınızdan kabul görmüş bir strateji. - Şey, ben... | Open Subtitles | استراجية انت اكيد وافقت عليها حسناً , انا |
| - Şey, ben... - Sorun değil, biliyorsun. | Open Subtitles | .. حسناً ، أنا إنه ليس كذلك ، كما تعلمين |
| - Şey sen bana kontrol edeceğini söyledin. - Ve sen de bana biraz dinleneceğini söyledin. | Open Subtitles | ـ حسن ، لكنك أخبرتني أنك ستفعل ـ وأنت أخبرتني أنك ستحصلين على بعض الراحة |
| - Şey Bu terapiyi geliştirdim. - Mükemmel Annie Sullivan.Mucize yaratıcısı. | Open Subtitles | ـ حسن ، لقد طورت هذا العلاج ـ معجزة آني سيلفان ، إنها صانعة معجزات |
| Dün gece nerdeyse ölüyordu. - Şey,buna alışmalısın, evlat. | Open Subtitles | ــ كادت تموت ليلة البارحة ــ حسن, تعود على ذلك, إذن |
| - Bu, hayatınızın en parlak anı. - Şey... | Open Subtitles | .ـ هذه أعظم لحظات حياتك ـ حسنًا |
| - Şey, evet. Öyleydin. | Open Subtitles | حسنًا ، نعم ، كنتَ كذلك |
| - ...şey istiyor... - Ne olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | حسنًا ، أتعلمي ماذا ؟ |