| İşleri ağırdan aldık, birbirimizi tanımaya vakit ayırdık. Sonrasında adım adım beraber çalışmayı öğrendik. | TED | لذلك بدأنا بالتعرف على بعضنا البعض ببطء وتعلمنا كيف نعمل معًا تدريجيًا. |
| Kadınlar söz konusu olduğunda işleri ağırdan almak en iyisidir. | Open Subtitles | من الأفضل أن تتعامل مع الأمر ببطء عندما يتضمن الأمر إمراة |
| Sonunda anladım ki biraz ağırdan almam gerekiyor. | Open Subtitles | وعندما تتم اموري، أَعتقدُ اني و ميراندا يَجِبُ أَنْ نسيرُ ببطئ. |
| Sen mükemmelsin ama biraz ağırdan almalıyız. | Open Subtitles | أنتِ رائعة ولكنّني أعتقد أنه علينا أن نتمهل |
| Yine de şunu sorabilirsiniz: Neden işleri ağırdan almanın neredeyse suç olduğu bir ülkede bir sabır hareketi ile sürdürülebilir bir gıda sistemi kurmaya çalışıyorsun? | TED | لذلك، قد لا تزال تساءل، لماذا تحاولين بناء نظام غذائي مستدام بخطوات بطيئة في دولة يعتبر فيها بطء الأداء جريمة؟ |
| Sadece ağırdan alalım. Kimse bir yere gitmiyor. | Open Subtitles | خذ الأمور بتمهل لن يذهب أي أحد منا |
| Doktor bunun olacağını söylemişti. ağırdan al biraz. | Open Subtitles | حسناً ، لقد قال الطبيب أن هذا قد يحدث لك ، لذا فالتأخذى الأمور بروية |
| Ancak polis ve FBI kaynakları bilgi verme konusunu ağırdan alıyorlar. | Open Subtitles | و لكن قد تأتى التفاصيل ببطء من مصادر البوليس او المباحث الفيدرالية |
| İşi ağırdan alıp dikkatlice ilerlemek istiyoruz Sayın Yargıç, hepsi bu. | Open Subtitles | هل كنت على علم بهذا, أيها العميل بوث؟ نريد أن نقوم بهذا ببطء وحذر أيها القاضي هذا كل شيء |
| Aptal sağlık kuruluşu yüzünden işleri ağırdan alıyoruz. | Open Subtitles | نعم، نحن نفعل ذلك ببطء بسبب غبائنا المرتفع |
| Ben Christina'nın sana, ağırdan almak istediğini söylediğini sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أن كريستينا قالت لك أنها تود أن تأخذ الأمور ببطئ |
| İlişkiyi ağırdan almanla ilgili hatalı olduğunu sanmam. | Open Subtitles | مهلاً، لا أعتقد أنها مخطئة بخصوص سيرك ببطئ في علاقتكما |
| Her şeyi ağırdan alacağız, nasıl hissettiklerine, ...neye ihtiyaç duyduklarına bakacağız. | Open Subtitles | سنقوم بكل شيء ببطئ إرى ماهو احساسهم وماذا يحتاجون؟ |
| Şey, ağırdan alabiliriz. Ona hemen söylemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | حسناً ، يمكننا أن نتمهل لا يجب عليكِ إخباره حالاً |
| Ve Sayın Başkan kötü bir ayrılık yaşadım, o yüzden ağırdan almalıyız. | Open Subtitles | و، سيدي الرئيس، أنها كانت سيئة تفكك. لذلك أنا بحاجة لاتخاذ هذا بطيئة. |
| Bu yüzden işleri ağırdan almayı bıraktım. | Open Subtitles | لذا فقد انتهيت من أخذ الأمور بتمهل. |
| Annen öldü,az daha sen ona katılıyordun. ağırdan al. | Open Subtitles | لكن أمكِ توفت و أنتِ أوشكتِ على اللحاق بها عليكِ ان تأخذي الأمور بروية |
| Dostum,dinle,herkes işleri ağırdan alıyor. | Open Subtitles | أنت ، نعم اصغي الي الجميع يتحرك ببطىء شديد |
| ağırdan alalım dedi sonra..çocuğu var eski eşi var..yani neden anlamadım.. | Open Subtitles | و لديه ولد و طليقة ربما يريد أن ياخذ الأمور شكل بطيء و لكن |
| Meg ağırdan almasını söylüyordu, ama Markayla kendini kaptırmıştı. | Open Subtitles | ميغ قالت لـ ماركيلا ان تتمهل لكن ماركيلا كانت معجبة بشدة |
| Bu ilk alışveriş gezimiz. ağırdan almak istiyorum. | Open Subtitles | هذه اول رحلة تسوق لنا معاً اريد اخذها برويه |
| Bunu istediğin kadar ağırdan alabiliriz. | Open Subtitles | نحن يُمْكِنُ أَنْ نَأْخذَ هذه بطيئ مِثْلك حاجةِ. |
| ben New York'a gideceğim bir iki haftalığına, ama geri döndüğümde istediğin kadar ağırdan alabilirsin. | Open Subtitles | لمدة أسبوعين و عندما أعود يمكنك التمهل كما تريدين |
| Bence biraz ağırdan almalıyız. | Open Subtitles | أنا أعتقد أننا.. أنه علينا إبطاء الأمور قليلا. |
| ağırdan alıp neler olacağını görürüz. | Open Subtitles | نأخذ الأمر بتمهّل ونرى التطورات |
| Taslağı hazırlayıp yollayacağım. Hastaneden çıkana kadar işlerinizi biraz ağırdan almalısınız. | Open Subtitles | ينبغي عليكَ التريث حتّى تخرج من المستشفى |