| Birkaç şey koydum abur cubur ve filmler var. | Open Subtitles | أحضرت بعض الوجبات الخفيفة والأفلام لوقت لاحق |
| Stresten dolayı abur cubur yemeye başladım. | Open Subtitles | وقد بدأت أبتلع جميع الوجبات الخفيفة ولكنه كان يستحق هذا المجهود |
| Şaşı olan hariç. O, abur cubur makinesini zavallı sanıyor. | Open Subtitles | ماعدا ذلك الرجل يراني فاشلا وآلة وجبات خفيفة |
| Ve dediğim gibi, onun için yalnızca abur cubur, değil mi? | TED | كما قلت، انها مجرد وجبة خفيفة من كثير لم يعرض |
| Bunun ötesinde, ışık kirliliği, fazla kilo oranlarına abur cubur tüketimiyle aynı miktarda etki etti. | TED | وأكثر من ذلك، ساهم التلوث الضوئي في الواقع بنفس المقدار لزيادة الوزن مثل تناول الوجبات السريعة المضرة. |
| abur cubur barını geçtikten sonra kontrolü kaybetmiş olmalısınız. | Open Subtitles | لابد من أنكِ قد فقدتي السيطرة بعد مروركِ من مطعم الوجبات الخفيفة |
| Tabii. Ben taş kalpli bir erkeğim ve sen bana abur cubur getirdin. | Open Subtitles | بالطبع , أنا صاحب القلب القاسي وأنتِ التي جلبتي الوجبات الخفيفة |
| Aynen. Bir de abur cubur yemek için ama o kadar. | Open Subtitles | أنا أيضاً ، وبعض الوجبات الخفيفة ، هذا كل شيء |
| Harika! İkinci el esrar dumanı ve bir masa dolusu abur cubur. | Open Subtitles | التدخين السلبي و طاولة ممتلئة بـ الوجبات الخفيفة |
| Şimdi benimle konuşmak istemezsen anlarım ama gerçek şu ki abur cubur getirdim ve kanepeye kıvrılıp ESPN seyredelim diyecektim. | Open Subtitles | وأنا افهم اذا كنت لاتريد الحديث معي الان لكن الحقيقة هي أتيت ومعي وجبات خفيفة |
| Bir saattir buradasın ama hala bir abur cubur istemedin. | Open Subtitles | أنت بالمنزل منذ ساعة ولم تزعجني من أجل أي وجبات خفيفة |
| Gezin için markete abur cubur almaya gidiyorum! Hani o sevdiğin küçük kutulu meyveli gevrekten de alayım mı? | Open Subtitles | أنا ذاهبة للسوبرماركت لشراء وجبات خفيفة لرحلتك |
| Çocuklar doydu ama abur cubur isterlerse... buzlukta dondurmalar var, veya mikrodalga patlamış mısır. | Open Subtitles | الاطفال تناولوا الطعام ولكن اذا ارادوا وجبة خفيفة يوجد ايس بوب فى الثلاجة وفشار فى المايكروويف |
| Alın. Alın biraz abur cubur yiyin. | Open Subtitles | خذ , تستطيعوا أن تأخذوا جميعًا وجبة خفيفة |
| Kolluk kuvvetlerinde, pamuk helvaya, "en ölümcül abur cubur" deriz. | Open Subtitles | في سلك الشرطة نسمّي غزل البنات "أكثر وجبة خفيفة مميتة" |
| Anket grubunda kendi çocuklarının ne kadar mükemmel olduğu hakkında konuşan anneler hakkında bir düşünün, ve hemen hemen birçok abur cubur aldıklarını. | TED | فكر في مجموعة من الأمهات اللائي يتحدثن عن روعة أطفالهن في مجموعة التركيز، وتقريبا تشتري الكثير من الوجبات السريعة. |
| Çok fazla abur cubur yiyorsun, her ikiniz de çok yiyorsunuz. | Open Subtitles | أوه، الكثير من الوجبات السريعة. الكثير من الأنبوب، والرجال. |
| Nasılsın? Mutfakta çocuklar için bir sürü abur cubur var. | Open Subtitles | هناك بعض الطعام السريع في المطبخ للصغار فقط وليس للكبار |
| Her hafta buluşup geç saatlere kadar vakit geçiriyoruz, abur cubur yiyip annenin izlemene hayatta izin vermeyeceği filmleri izliyoruz. | Open Subtitles | تعرف, كل أسبوعين, يتسنى لنا أن نتأخر في السهر, نأكل طعاما رخيص, و |
| Ve buna abur cubur deniyor. | Open Subtitles | ...وهذا يدعى الوجبة الخفيفة... |
| Çamaşır, içki, abur cubur, telefon faturaları, şilteler. | Open Subtitles | الغسيل والمشروبات الكحولية والوجبات الصغيرة، فواتير الهاتف والفراش |
| İşte şimdi anneye benzedim. Seung Jo geceleri abur cubur yemez mi? | Open Subtitles | الان ابدو وكأني ام هل سيونغ جو لأيأكل وجبات خفيفه في منتصف الليل؟ |
| Tarihten diplomamı aldıktan sonra gidip abur cubur mıncıklama dalında mastır yapacağım. | Open Subtitles | وبعد حصولي على شهادة في التاريخ ، سأمضي وأصبح قاصر في موف ماتشنج الرئيسي. |
| Bana sorarsan önce abur cubur yemeyi bırakman lazım. | Open Subtitles | لو كان الأمر عائداً لي، فيجب أن تتخلص من الأطعمة الدسمة |
| Sen abur cubur sevmezsin | Open Subtitles | خذوا دروس الطوارئ , أنت تكره الطعام الفاسد |