| Onun acısıyla yıllarca yaşayabilirim. | Open Subtitles | يمكنني العيش بالتغدي على ألمه ﻷعوام |
| Onun acısıyla yıllarca yaşayabilirim. | Open Subtitles | يمكنني العيش بالتغذي على ألمه ﻷعوام |
| Jethro, sürekli olarak yanlış kadınlarla evlenerek acısıyla başa çıkmaya çalıştı. | Open Subtitles | (جيثرو) تعامل مع ألمه بزواجه مراراً و تكراراً من المرأة الغير مناسبة، |
| Bir polis, bir annenin böyle bir acısıyla uğraşmamalı. | Open Subtitles | لا يجدر بالشرطي أن يتلاعب بألم أمّ ٍ بتلك الطريقة |
| Görünüşe göre, 1995'te, Louisiana'nın kırsal bölgesinde bir kadın, acile şiddetli boğaz acısıyla ve zor nefes alma şikayetiyle başvurmuş. | Open Subtitles | ظهرت إمرأه فى عام 1995 (في ريف (لويزيانا فى مقاطعه صغيرة وشعرت بألم شديد فى الحلق وصعوبة فى التنفس |
| Ne zamandan beri insanların acısıyla ilgileniyorsun? | Open Subtitles | منذ متى كنت تهتم بألم الشعب؟ |
| Bu iletişim kurmak. Onun acısıyla iletişim kurmak. | Open Subtitles | أنه تواصل , أتواصل ألمه |