| Daedalus, oğlunun vahim kaderini değiştirmekten aciz bir şekilde, göklere doğru yükselmesini, korku içinde izledi. | TED | كان دايدالوس يشاهد مفزوعًا، بينما إيكاروس يعلو أعلى وأعلى، وهو عاجز عن تغيير مصير ابنه الوخيم. |
| Bu durumda polis gücümüzün aciz kaldığı gerçeğini kabul etmeliyiz! | Open Subtitles | علينا أَنْ نُواجهَ الحقيقةَ بأنّ شرطتنا عاجزة فى هذه المسألةِ |
| Seni zavallı aciz. İkinizde işe yaramazsınız. | Open Subtitles | أنت رجل ضعيف, فقير أنتكلاهماعديمالفائدة. |
| Bak, Lana'nın erkek arkadaşı daha yeni ondan ayrıldı, ve şuan aciz ve depresyonda. | Open Subtitles | إسمع، خليل لاناإنفصل معها وهي ضعيفة جدا ومكتئبة الآن |
| Konu bana çok uzak olduğundan, etki alanımın dışında gibi hissettiriyor, bu yüzden bu konuda aciz hissediyorum. | TED | ولأني أشعر أنها بعيدةٌ جداً عني، يبدو أنها خارج دائرة تأثري لذلك أشعر بالعجز بخصوصه. |
| ...tamamen aciz, kımıldamaya korkan çünkü hareket etmemen gerekiyor. | Open Subtitles | فى غاية العجز.. خائف من أن أتحرك لأنه ليس من المفروض أن تتحرك .. |
| Ve şimdide,Kendini aciz hissediyorsun. Rüzgardaki bir yaprak gibi. | Open Subtitles | والأن أنت تحس بأنك عاجز كورقة شجر فى مهب الريح |
| Dünyada en çok arzu ettiği şeyi istemekten aciz birini anlamak zor. | Open Subtitles | .... من الصعب فهم شخص عاجز كلياً ببساطة عن معرفة ما يريده |
| Niye böyle olduğuna dair teoriler var ama onun insanlarla iletişim kurmaktan aciz olduğuna eminim. | Open Subtitles | النظريات تُكثّرُ أما لماذا، فأَنا متأكّدةُ جداً أنها عاجز عن التفاعلِ الإنسانيِ. |
| Şu da ilginçtir ki, askeri alanda geldiğimizi sandığımız bu üstün noktaya rağmen iş Ruanda'da, Darfur'da, Myanmar'da ki soykırımlara müdahale etmeye, durdurmaya geldiğinde ordumuz aciz kalmştır. | TED | وفي الوقت نفسه، كانت كل قوى النيران عاجزة لدينا عندما جاء لوقف أو حتى الناشئة المذبحة في رواندا ودارفور وميانمار. |
| Benim gibi zavallı, aciz bir kadın ne yapmalı? | Open Subtitles | ماذا يجب على إمرأة فقيرة عاجزة مثلى أن تفعل ؟ |
| Senin gibi, aciz, dinsiz, korku ve kinle dolu biri öldürdü. | Open Subtitles | رجل ضعيف ممتلئ كراهية هو من فعلها رجل مثلك لا يزال باستطاعته استعمال المدية يا دوغ |
| İtalya'yı terkettiğin an, düşmanların artık senden korkmayacaklardır, ve onları ezmekten aciz olacaksın. | Open Subtitles | بمجرد أن تبعد عن إيطاليا أعدائك لن يخافوك طويلاً . و ستكون ضعيف لتهاجمهم |
| Şartları yeniden görüşmek için yapılmış aciz bir yeltenme mi bu? | Open Subtitles | أهذه محاولة ضعيفة لإعادة التفاوض حول الشروط؟ |
| En iyimser ifadeyle, sizi aciz ve sorumsuz bir kadın olarak görüyorum. | Open Subtitles | ،في أفضل الأحوال أعتبركِ امرأة ضعيفة وغير مسؤولة |
| Uğraşmam gereken birçok şey olur ama hiçbir zaman aciz hissetmem kendimi. | Open Subtitles | لدي الكثير للتعامل معه، ولكن لا أشعر بالعجز |
| Halsizlik, bıkkınlık, aptallık hissi, oturup bir şey yapabilmekten aciz olmak. | Open Subtitles | الإحساس بالخمول القلق البلاهة, هذا العجز للجلوس وعمل اي شيء |
| Nasıl aciz hissedilebileceğini biliyorum, ama bütün yapabileceğiniz sakin kalmak ve dua etmek. | Open Subtitles | أعرف مرةً شعور الضعف ، لكن كل مايمكنُك فعلهُ هو الهدوء والدعاء |
| Zayıf ve aciz bir mahluğum, sadece aşağılık işlerde zekiyim, dünya işlerine dalmış, kendi zevk ve rahatını arayan biriyim. | Open Subtitles | فأنا المخلوق الضعيف الضئيل، ولا يسعفني الذكاء إلا بالأمور الصغرى والدنيوية سعيا وراء راحتي ومتعتي |
| Kutsal yaratıklar, beni aciz hizmetkarınız yapın. | Open Subtitles | أيتها المخلوقات المقدسة حوّليني إلى خادمك المتواضع |
| Ayrıca, Natalie benim bir randevum olmasından korkuyor, ve annem kendini sansürlemekten aciz. | Open Subtitles | بالضافة ناتالي تشعر بالخوف من خروجي في موعد وأمي غير قادرة سيطرة نفسها |
| Zayıf ve savaşmaktan aciz oldukları için senin peşindeler. | Open Subtitles | يتبعوك فقط لأنّهم ضعفاء على أن يُقاتلوا بأنفسهم. |
| Biriminin kayıp belediye başkanımızı bulmakta nasıl aciz olduğunu görmüşken onun adına mezunlara birkaç açıklama yapmak için buradayım. | Open Subtitles | حسناً، رؤية كيف قسمك غير قادر على تحديد عمدتنا المفقود أنا هنا لأعطي فصل التخرج بضع الملاحظات في بدايته |
| Kendilerine yardım etmekten aciz oldukları çok açık. | Open Subtitles | ومن الواضح انهم غير قادرين علىمساعدةأنفسهم. |
| Birçok Demokratın onu inanılmaz aciz görmesinin sebebi bu. | Open Subtitles | لهذا الكثير من الديموقراطيين يظنّونه ضعيفًا لدرجة صادمة. |
| Ve bu büyük dezavantaj şu bütün bu öğrenimi gerçekleştirene kadar aciz olacaksınız. | TED | وهذا العيب المهم هو أنك حتى تنتهي من كل ذلك التعلم، ستكون قد أصبحت عاجزاً. |