| Peki, eee şuan üstüme salyalarını akıtıyor yani gitmem gerek, ama seninle tanışmak güzeldi. | Open Subtitles | حسنا لعابه يسيل علىّ الآن لذا ضرورى أن أذهب لكن من الجميل مقابلتك |
| Yüzüne bakmaya dayanamıyorum gelmiş pijamalarımı giyip yastığıma salya akıtıyor. | Open Subtitles | لا أستطيع حتى النظر إليها والآن هي ترتدي منامتي ولعابها يسيل على وسائدي |
| Aşağıda büyük bir sızıntı var. Bir duvar su akıtıyor. | Open Subtitles | هناك تسرب كريه بالأسفل أحد الجدران يقطر ماءً |
| Biraz su akıtıyor. | Open Subtitles | أنا كنت أعرف غسالتي و إنها تسرب القليل من الماء |
| Çevrendeki tüm insanlar, oğlun, kızın ağabeyin ve kız kardeşinin bedenleri yanan odunlar gibi çevreni sarmış kan ve irin akıtıyor. | Open Subtitles | كل الناس من حولك وبنيكم وبناتكم إخوانكم وأخواتكم، أجسادهم مكدسة من حولك مثل الحطب تسريب الدم والقيح. |
| Duş bir yıldır su akıtıyor, kimse tamir edemedi. | Open Subtitles | صنبور الدش يسرب الماء منذ عام ولا أجد أي شخص ليصلحه |
| Aman Tanrım, bardak akıtıyor sanırım. | Open Subtitles | ، يا إلهى لابد وأن هناك ثقبا ً فى هذا الكوب |
| Haklısın. Her şeye salyalarını akıtıyor. | Open Subtitles | لقد فعل، أنت على حق لعابه يسيل على كل شيء |
| Yeter artık. Üstüme salyasını akıtıyor! | Open Subtitles | حسنًا، توقف إنه يسيل لعابه عليّ |
| Şimdi de aptal köpeğin her yere salya akıtıyor. | Open Subtitles | والآن كلبك الغبي يسيل اللعاب في كل شيء. |
| Düşüncesi bile salyalarımı akıtıyor. | Open Subtitles | عملياً يسيل لعابي بمُجرّد التفكير فيها. |
| Peter amca salya akıtıyor. | Open Subtitles | الخال بيت يسيل لعابه |
| Benzin akıtıyor. Tehlikeli olabilir. | Open Subtitles | إنها تسرب الزيت و هذا قد يكون خطراً. |
| 666 Park Avenue'da daha önce... 3 numaralı makine akıtıyor. | Open Subtitles | سابقاً في 666 بارك أفينو... . -الغسالة رقم ثلاث تسرب |
| Musluk akıtıyor. | Open Subtitles | الحنفية تسرب الماء |
| Yeni ev olmasına rağmen akıtıyor. | Open Subtitles | إنه تسرب في مكان جديد |
| Çatı hala akıtıyor Sen berbat bir çatıcısın Doğru. | Open Subtitles | تسريب في السقف ثانية انت مصلح سقوف فضيع |
| Ayrıca yemek odamız su akıtıyor. | Open Subtitles | أوه لدينا تسريب في غرفة الإفطار |
| - Çatınız mı akıtıyor? | Open Subtitles | تسريب في السقف؟ |
| Arabam yağ akıtıyor. | Open Subtitles | خزان الزيت عندى يسرب |
| Arabam yağ akıtıyor. | Open Subtitles | خزان الزيت عندى يسرب |
| Üçüncü çamaşır makinesi su akıtıyor. | Open Subtitles | الدش رقم 3 يسرب الماء |
| Bardak akıtıyor sanırım. | Open Subtitles | ، يا إلهى لابد وأن هناك ثقبا ً فى هذا الكوب |
| Aman Tanrım, bardak akıtıyor sanırım. | Open Subtitles | يا إلهي! لابد وأن هناك ثقبا ً في هذا الكوب |