| Şimdi en çok sevdiğin şey seni zirveye ulaşmaktan alıkoyuyor. | Open Subtitles | الآن الشيء الذي تُحبّه أكثر يمنعك من الوصول إلى القمّة |
| Fakat içindeki bir şey bu hisleri kabul etmekten alıkoyuyor seni. | Open Subtitles | لكن شيئاً قوياً بداخلك يمنعك من الإقرار بهذه المشاعر |
| Şu anda yaşadığın bu acı gibi, bu engeller seni anlamaktan alıkoyuyor. | Open Subtitles | مثل هذا الألم الذي يحدث لك فهو يمنعك من الاستيعاب |
| Onunla evli bile değilim ve o beni hala sex yapmaktan alıkoyuyor. | Open Subtitles | لم أعد متزوجة به و مازال يمنعني من ممارسة الجنس |
| Bu eksiklik beni Byron McNurtney olmaktan alıkoyuyor. | Open Subtitles | ذلك الشيئ الوحيد الذي يمنعني من أن أكون مثل بايرون ميكنورتني |
| Her ne yapıyorsan, seni burada olmaktan alıkoyuyor. | Open Subtitles | مهما كان الشيء الذي تفعله فهو يبقيك بعيدا عن هذا المكان |
| Kayıplar hayatına devam etmekten seni alıkoyuyor ve ne kadar zor olsa da ne kadar kendini suçlu hissetsen de yapman gereken şey bu. | Open Subtitles | إنّه يمنعك من المُضيّ في حياتك، وبقدر ما يكون ذلك صعباً، وبقدر ما تشعر بالذنب، فإنّ هذا ما عليك فعله، أن تمضي بحياتك. |
| Peki, Michael, seni bunu yapmaktan ne alıkoyuyor? | Open Subtitles | إذا... مايكل... ما الذي يمنعك من فعل ذلك ؟ |
| Sadece yaşlı gözlerim beni bakmaktan alıkoyuyor. | Open Subtitles | فقط عيني الكبيرتين في السن من يمنعني من التحديق ايضا |
| Diplomasi beni seni öldürmekten alıkoyuyor ama kraliçene mektup yazacağım. | Open Subtitles | الدبلوماسية لا بل يمنعني من قتل لك، لكن سأكتب إلى الملكة الخاص. |
| Bacaklarımın arasında sallanan canavar da beni kalem etek giymekten alıkoyuyor. | Open Subtitles | ولدىّ شيء مرن بين أرجلي والذي يمنعني من إرتداء التنانير |
| Yasalar beni malımı bölmekten alıkoyuyor. | Open Subtitles | القانون يمنعني من تقسيم ممتلكاتي |
| Bir şey, güçlerimi harekete geçirmekten alıkoyuyor. | Open Subtitles | شيء ما يمنعني من استخدام قواي |
| Her ne yapıyorsan, seni burada olmaktan alıkoyuyor. | Open Subtitles | مهما كان الشيء الذي تفعله فهو يبقيك بعيدا عن هذا المكان |