| Ne adamla ne kızla ne de altınla ilgisi yoktu yaptıklarının bence. | Open Subtitles | ولا أعتقد أن للأمر له أية علاقة به أو بها أو بالذهب |
| Çelik kasanın içine girip etrafınız altınla sarıldığında bağlantı zora girecek. | Open Subtitles | حالما دخلتم إلى القبو الصلب و أحِطتم بالذهب الأستقبال يصبح صعباً |
| Dönmeyenler adına, isimleri altınla işlenmiş görkemli bir anıt. | Open Subtitles | لمن لن يعود من الحرب، سنبني تمثالا يناطح السحاب. منحوت عليه أسماء كل من مات بالذهب. |
| Bakın millet, Buccaneer'lar altınla gömüldüler Whipstaff saklı hazineyi işaret eder. | Open Subtitles | القراصنة وكنز الذهب. يجب أن نستولى على الكنز المختبىء. |
| altınla denendiğinde kolay tespit edilemeyen izlerin bile bulunabilmesi için ideal bir zemin. | Open Subtitles | على غرار البلاستيك، سطح المثالي ل رفع بصمات لا يمكن اكتشافها مع الذهب. |
| Prenses ve bir grup adamın altınla birlikte kaçtıkları kesin. | Open Subtitles | الأميرة وهؤلاء الرجال هربوا بالذهب بكل تأكيد |
| Eyerime ismimin baş harflerini altınla yazdıracağım. Meksika'da böylesinden hoşlanıyorlar. | Open Subtitles | هل تعلمن, سأضع الحروف الاأولى من أسمي على سرجي مطليه بالذهب تبدو بطريقها إلى المكسيك |
| Dostlarım, şimdi sizlere kaldırımları altınla döşeli bir şehirden bahsetmek istiyorum. | Open Subtitles | يا أصدقائي، أود أن أخبركم عن بلدة مُمهّدة شوارعها بالذهب |
| Oh, sen şu an dünyanın en büyük adamısın ve üstün altınla kaplı. | Open Subtitles | أنت أضخم رجل في العالم الآن، وأنت مكسو بالذهب. |
| Onların altınla gitmelerine izin veremem. | Open Subtitles | لا يمكننا هزيمتهم. لن أسمح لهم بالهروب بالذهب. سنأخذ كلّ الفرص. |
| Ejderhaları demirle yenmek ve kadınları altınla kazanmak. | Open Subtitles | أهزم التنانين بالحديد ولكن أظفر بالعذارى بالذهب |
| Ejderhaları demirle yenmek ve kadınları altınla kazanmak. | Open Subtitles | اهزم التنانين بالحديد ولكن أظفر بالعذارى بالذهب |
| Ama zenginsiniz. altınla battaniye alınır, at alınır. | Open Subtitles | ولكنك غني تستطيع الذهب شراء الخيول البطانيات |
| altınla değil. Zenginlik vaadiyle de değil. Ama insan ruhunun zayıflığıyla. | Open Subtitles | ليس بسبب الذهب والغني والكن بسبب ضعف النفس البشرية |
| Eğer çocuklara altınla ilgili tek kelime edersen seni bu bölükten öyle hızlı def ederim ki ne olduğunu anlamazsın. | Open Subtitles | لو تحدثت بكلمة واحدة عن الذهب ...... لهؤلاء الرجال سأجردك من هذا الزى بسرعة قدمك لن تصل حتى إلى الأرض |
| On adam 500.000 dolarlık altınla kaçtı. | Open Subtitles | عشرة رجال ركبوا بعيدا مع 500000 دولار من الذهب |
| Bu şey altınla lgili değil. İmparatorluğu kurtarmakla ilgili. | Open Subtitles | هذا ليس عن الذهب إنه عن حماية إمبراطوريتنا |
| Bir santimden biraz büyük küpeler... topaz ve lapisli gerçek diamante ile bezenmiş... ve nefis yapay altınla bitirilmiş. | Open Subtitles | القرط لا يتعدى قياسه واحد سنتيمتر مرصع بالأحجار الكريمة ومغطى بماء الذهب |
| Ve her kim ki ona sahip olmadığı bir kitap getirdi, onlara getirdiklerinin ağırlığınca altınla ödeme yapacaktı. | Open Subtitles | والذي يرجع له بكتاب لم يمتلكه كان يكافئه بوزنه ذهباً |
| Zengin olmak için buraya gelenler altınla çevrelenmiş bu yerde ölüyorlar. | Open Subtitles | كلّ من يأتون إلى هُنا لأجل الثّروة ينتهي بهم الأمر أمواتاً هُنا مُحاطين بالذّهب. |
| Metallerin nasıl birleştirileceğini, altınla gümüş ve altınla bronz vs oranlarını almayı bilen simyacılardı. | Open Subtitles | إن الكيميائيين هم من يعلمون طريقة دمج المعادن معاً وطريقة الحصول على نسبة هذا الذهب للفضة والذهب للبرونز وهكذا |
| - altınla bir ilgisi yoktu, biliyorsun. | Open Subtitles | تَعْرفُ أن هذا ليس من أجل الذهبِ. ما الذي يساعدك على النوم في الليل، عزيزتي. |
| Bu şehirdeki tüm altınla bağlantılıdır. | Open Subtitles | و مُتّصلةٌ بكلّ الذّهب في هذه المدينة. |
| Her biriniz bu kadar altınla oyuna başlıyorsunuz. | Open Subtitles | سيبدأ كل منكم حملته مع هذه القطع الذهبية الكثيرة |