| Bunun bir sıkıntı yaratmamasını ümit ediyordum, Ama belli ki öyle. | Open Subtitles | كنت آمل ألا تكون هذه مشكلة، ولكن من الواضح أنها مشكلة |
| Babam finans sektöründe Ama belli ki cebinde akrep var. | Open Subtitles | أبي يعمل في الأمور المالية ولكن من الواضح أنه بخيل |
| Buraya gelmenin iyi fikir olduğunu düşünmüştüm Ama belli ki yanılmışım. | Open Subtitles | اعتقد ان حضوري الى هنا كان فكره جيده ولكن من الواضح اني كنت على خطأ |
| Ama belli ki vaktimi boşa harcıyorum. Binbaşı sana bir iki şey öğretir. | Open Subtitles | لكن من الواضح أنني كنت أقوم بتضييع وقتي سيلقنكِ الرائد درسًا أو درسين |
| Ama belli ki bu yeterli değilmiş. Önce senin beni öldüreceğini sanmıştım. | Open Subtitles | لكن من الواضح ان ذلك غير كاف عندما، إعتقدت بأنّك ستقتلني أولاً |
| Eski bir alkol soruşturması Ama belli ki Chicago Polisi kamera kayıtlarını silmiş. | Open Subtitles | انا اعمل على تقرير قديم لكن من الواضح شرطة شيكاغو مسحت صورة الاعتقال |
| "Tamam" dedi, Ama belli ki fikrini değiştirmiş. | Open Subtitles | وهي وافقت لكنها من الواضح غيرت رأيها. |
| Denediler Ama belli ki sen çıkmaya hazır değilmişsin. | Open Subtitles | حاولوا، لكن جليًّا أنّك لم تكُن مستعدًا للخروج. |
| Ama belli ki başka da terbiye almamışsın. | Open Subtitles | لكن كما هو واضح بقية أخلاقك ناقصة |
| İşe alma konusunda yetkili değilim Ama belli ki kalifiye elemansınız. | Open Subtitles | حسناً، أنا حقاً لست مخول لقبول اي استئجار ولكن من الواضح أنكِ مؤهلة |
| Kontrol etmek için değil, zaptetmek için. Ama belli ki hesap tutmamış. | Open Subtitles | ليس للسيطرة عليهم ، بل احتوائهم ولكن من الواضح انهم اخطأوا في الحسابات |
| Evet, Ama belli ki ne olduğunu çözemedi. | Open Subtitles | أجل ، ولكن من الواضح أنّه لا يمكنه حلّها |
| Her zaman bunun biraz yeni çağ saçmalığı olduğunu düşünmüştüm Ama belli ki gerçekmiş. | Open Subtitles | أعتقدت حقاً أنه كلامٌ فارغ, ولكن من الواضح أنه حقيقى |
| Max, seninle arkadaş olmayı gerçekten denedim, ...Ama belli ki senin bazı sorunların var. | Open Subtitles | لقد حاولت بأن أكون صديقة لكِ ولكن من الواضح أن لديكِ مشاكل |
| Sana ne söyleyeceğimden tam olarak emin değilim Ama belli ki bu önemli. | Open Subtitles | أنا لست متأكدا تماماً ماذا يمكنني أن أخبرك ولكن من الواضح أنه أمر مهم |
| Kim olduğunu göremiyorum, Ama belli ki fark edilmek istemiyor. | Open Subtitles | لايمكني رؤيته، لكن من الواضح أنه لايريد أن يتم ملاحظته |
| Önce onu başımdan savmıştım Ama belli ki zeki biri. | Open Subtitles | انا نبذته في بادئ الامر لكن من الواضح انه ذكي |
| Ama belli ki kimileri, takımadaların parçası. | Open Subtitles | لكن من الواضح أن بعض الرجال جزء من سلسلة جزر |
| Saygı görmesi gereken kişi benim Ama belli ki görmüyorum. | Open Subtitles | انا الشخص الذي يجب احترامة لكن من الواضح ان هذا لن يحدث |
| Ama belli ki, kelimelerle ilgili değil mi? | Open Subtitles | لكن من الواضح ، لابد أن لديها علاقة بالكلمات ، صحيح ؟ |
| Maalesef ben okuyamıyorum, sen Çince biliyor musun bilmiyorum Ama belli ki Çin uyuşturucusundan gelen para. | Open Subtitles | للأسف ، لا اعرف اذا كان بأمكانك قراءة الصينية ، لكن من الواضح انها اموال مخدرات صينية |
| "Tamam" dedi, Ama belli ki fikrini değiştirmiş. | Open Subtitles | وهي وافقت لكنها من الواضح غيرت رأيها. |
| Denediler Ama belli ki sen çıkmaya hazır değilmişsin. | Open Subtitles | حاولوا، لكن جليًّا أنّك لم تكُن مستعدًا للخروج. |
| Ama belli ki seninle çalışmayı daha çok seviyor. | Open Subtitles | لكن كما هو واضح تحب العمل معك أكثر |