| Bana kendi istediklerimi seçmemi söyleyebilirdi ama yapmadı işte. | Open Subtitles | كان بإمكانه أن يترك لي حرّية الاختيار لكنه لم يفعل ذلك |
| Karşılık olarak Rutherford, başını sallayıp yürümeye devam edebilirdi, ama yapmadı. | Open Subtitles | رداً على ذلك كان يمكن أن يومئ رذرفورد برأسه ببساطة و يمضي و لكنه لم يفعل |
| Beni öldürmeliydi, ama yapmadı. | Open Subtitles | لقد كان من المفترض أن يقتلني لكنه لم يفعل |
| Bize açılabilseydi eğer tabii ki de yardım ederdik ama yapmadı. | Open Subtitles | كنّا لنساعدهُ لو حاول أن يشركنا معه لكنّه لم يفعل |
| Benimle konuşur sanmıştım ama yapmadı. | Open Subtitles | ظننت بأنّه كان سيحدّثني، لكنّه لم يفعل |
| Beni öldürebilirdi, ama yapmadı. | Open Subtitles | كان من الممكن أن تقتلني، لكنها لم تفعل ذلك |
| Yani, o kadar evrenin ulaşır bana gönderdiğiniz adres olabilir ya da kötü, ama yapmadı. | Open Subtitles | أقصد أنه كان الممكن أن يرسلني إلى أقاصي الكون أو أسوأ ، ولكنه لم يفعل |
| Bana seslenmesini bekledim ama yapmadı. | Open Subtitles | انتظرت طوال الوقت صياحه باسمي ولكنه لم يفعلها قط |
| Kalıp mücadele edebilirdi ama yapmadı. | Open Subtitles | كان باستطاعته ان يبقى ويحارب لكنه لم يفعل. |
| Bize karşı savaşabilirdi ama yapmadı. | Open Subtitles | كان بمقدوره اللحاق بأي أحد منا لكنه لم يفعل |
| Dedemin bu akşam bize hayır demesi için mükemmel bir fırsat vardı ama yapmadı. | Open Subtitles | جدي كان لديه الفرصة المناسبة لرفض طلبنا الليلة لكنه لم يفعل |
| Hiçbirimizin bundan haberi bile olmazdı. ama yapmadı, şimdiyse kızı bu yüzden ölecek. | Open Subtitles | وما أمكن لأحدنا أن يعرف لكنه لم يفعل والآن ابنته ستموت |
| O beni defalarca öldürebilirdi ama yapmadı. | Open Subtitles | كان يمكنه قتلى لعدة مرات ، لكنه لم يفعل. |
| O beni birçok kere öldürebilirdi ama yapmadı. | Open Subtitles | كان بإمكانه أن يقتلني عدة مرات، لكنه لم يفعل. |
| Beni de öldürebilirdi ama yapmadı. | Open Subtitles | كان بوسعه ان يقتلني لكنه لم يفعل |
| Kellesini koparacağını sanmıştım. ama yapmadı. | Open Subtitles | توقَّعت أن يقطع رأسها، لكنّه لم يفعل. |
| ama yapmadı. | Open Subtitles | لكنّه لم يفعل. |
| Rahatça başkalarını vurabilirdi ama yapmadı. | Open Subtitles | هذا صحيح، كان يمكنها بسهولة القضاء على اشخاص اكثر و لكنها لم تفعل |
| Porsuk ağacı onu iyileştirir dedin ama yapmadı. | Open Subtitles | قلتَ أن شجرة الطقسوس ستجعل أمي بحال أفضل، لكنها لم تفعل. |
| Onunla barış yapacağını söyledi ama yapmadı. | Open Subtitles | قال أنه يريد عقد السلام معه ولكنه لم يفعل |
| Basıp gidebilirdi ama yapmadı. Ben de yapmayacağım. | Open Subtitles | كان بإمكانه التخلي عني ولكنه لم يفعل ولن أتخلى عنه أيضًا |
| O gece beni öldürebilirdi ama yapmadı. | Open Subtitles | كان بإمكانه قتلي بتلك الليلة ولكنه لم يفعلها |