| Anlayacağınız, ben bir göçmen çocuğu veya göçmen olan 84 milyon Amerikalı'dan biriyim. | TED | ترون، أنا واحدة من 84 مليون أمريكي الذين هم مهاجرون أو أطفال المهاجرون. | 
| Söylemem lazım. burada olmak biraz korkutucu. Yaşlı bir Amerikalı, Afrikalılar'a kendi kıtaları hakkında yeni bir şeyler anlatmaya çalışıyor. | TED | عليَ إخباركم، وجودي هنا شيء مثير أكثر مما تتخيلون، رجل أمريكي مسن يحاول أن يخبر الأفارقة شيئاً جديداً عن قارتهم. | 
| Hadi teğmen. Amerikalı bir subay olarak Almanların, düşündüğü umurunda değil. | Open Subtitles | هيا أيها الملازم، كضابط أمريكي لن تهتم أبدا في الرأي الألماني | 
| Yıllar önce, hâlâ İstanbul'da yaşarken Orta Doğulu kadın yazarlar üzerine araştırma yapan bir Amerikalı akademisyen benimle görüşmeye gelmişti. | TED | منذ سنوات، عندما كنت لا أزال أعيش في إسطنبول، جاءت باحثة أمريكية تعمل على الكاتبات النساء في الشرق الأوسط لمقابلتي. | 
| Birleşik Devletlerde yeterince kaldın. En az benim kadar Amerikalı sayılırsın. | Open Subtitles | حسناً , انت قضيت الوقت الكافي في الولايات انت امريكي مثلي | 
| O koltuk için de endişelenme. Yakışıklı bir Güney Amerikalı milyoner bulurum. | Open Subtitles | لا تقلق بشأن المقعد الخالي سأجد لنفسي مليونيرا وسيما من أمريكا الجنوبية | 
| O tipik ailesini seven, çalışkan ve asla vergi kaçırmayan Amerikalı bir baba. | Open Subtitles | إنّه أمريكي مثالي يعملُ بجد، يحبّ عائلتهُ، و لم يخن إقراره الضريبي أبدا. | 
| Dorie Miller kahramanlık madalyası alan ilk siyahi Amerikalı oldu. | Open Subtitles | دوري ميلر , كان أول أمريكي أسود يتقلد ميدالية البحرية | 
| Üç hafta önce Amerikalı bir işadamı otel odasında ölü bulunmuş. | Open Subtitles | قبل ثلاثة أسابيع رجل أعمال أمريكي وجد ميت داخل غرفة فندقه. | 
| Gerçek şu ki hergün 300 milyon Amerikalı makatlarından gaz salmaktadırlar. | Open Subtitles | والحقيقة أن 300 مليون أمريكي يقومون يوميا بإخراج الغازات من مؤخراتهم | 
| Çalışkan bir Amerikalı mimarlık şirketinin eline gidecek bir işin, bir avuş Fransız adamın eline gitmesi korkunç olurdu. | Open Subtitles | سيكون مروعاً،إذا كانت وظيفةً يمكنها الذهاب إلى أمريكي يعمل جاهداً في تصميم نزيه وتذهب الوظيفة إلى مجموعة من الفرنسيين | 
| Bir sonraki sefere sıradan bir Amerikalı gibi davranacağıma yemin ettim. | Open Subtitles | ونذرت بأن أكون في الأيام القادمة أمريكي عام لأرى ماذا سيحدث | 
| 300 000 hektarı kontrol ediyorlar 7 şirket 3ü Amerikalı | Open Subtitles | يتحكمون في 300 ألف هكتار، وسبع شركات ثلاث منهن أمريكية | 
| Çok fazla seyahat etmiş olmama rağmen, hala Amerikalı bir kadın gibi düşünüyorum. | TED | رغم أنني اسافر كثيراً فأنا ما زلت أفكر كإمرأة أمريكية | 
| Bu, Amerikalı bir ailenin her gün yemek hazırlamak, yemek yemek ve sofrayı toplamak için harcadığı ortalama süre. | TED | هذا هو متوسط الفترة الزمنية التي تقضيها عائلة أمريكية في إعداد الطعام وتناوله وتنظيف ما بعد الوجبات يوميًا. | 
| Dr.Willis bir Amerikalı. Neutron Şirketi'ndeki stratejik bir araştırma ekibinin başı. | Open Subtitles | امريكي , اسمه الدكتور ويليس رئيس البحث الاستراتيجي في شركة نيوترون | 
| Bay ve Bayan Şehvetli Amerikalı size iyi günler diliyorum. | Open Subtitles | لذا إليك، سيد وسيدة أمريكا الشهوانية أتمنى لكم.. يوماً جيداً | 
| Yılda bir kez New York'a gelip bankacısı ve Amerikalı avukatları ile görüşür. | Open Subtitles | مره واحده في السنة يأتي الى نيويورك لمقابلة مصرفي له و محاميه الامريكي | 
| Vietnam'da 54 000 kişi öldü. Amerikalı. | TED | في فيتنام، كان هناك 54.000 ميتاً أمريكياً. | 
| Her şey, birkaç Amerikalı psikoloğun yazdığı makaleyi tesadüfen bulmam ile başladı. | TED | بدأت القصة عندما عثرت مصادفة على بحث لمجموعة من علماء نفس أمريكيين. | 
| Amerikalı çocuklar dünyadaki diğer çocuklara göre daha etkili bir şekilde şişmanlatıIıyorlar. | Open Subtitles | الأطفال الأمريكيون يتم تسمينهم بشكل أكثر فعاليه .. من أي طفل بالعالم | 
| Ve araştırmalara göre birçok Amerikalı bir Müslümanın ne olduğunu bilmiyor. | TED | وتوضح دراسات أخرى أن معظم الأمريكيين لا يعرفون مسلمًا بشكل شخصي. | 
| Ben Londra'da büyüdüm. Bir Amerikalı kızla, bir protestanla evleniyorum. | Open Subtitles | ترعرعت في لندن ، واتزوج من فتاة امريكية ، مسيحية | 
| Genç Fransız kızları! Eminim onun peşinden koştun, güçlü keresteci Amerikalı. | Open Subtitles | لقدا تلهفت عنما رأت امامها هذا الرجل الوسيم تاجر الأخشاب الأمريكى | 
| Bunlar Amerikalı, özgür olduklarını böyle ifade ediyorlar. Destekli bağımsızlık. | Open Subtitles | هؤلاء أمريكان, يقفون من أجل الحرية من أجل الإستقلالية المدعومة | 
| Ve, şimdi hemen hemen unutulmuş, ama o zaman etkili olmuş bir Amerikalı, bir bilim adamı tarafından ortaya çıkarıldı. | Open Subtitles | ولقد كُشفت من قبل أمريكيّ, عالم, على الأغلب أنّ الجميع نسوا أمره الآن, لكن بذلك الوقت, كان له تأثير بالغ. | 
| Dün, Japonya saatiyle akşam 11.47'de yedi Amerikalı astronot Cape Canaveral'dan uzaya gönderildi. | Open Subtitles | البارحة الـ20 من الشهر الجاري 11: 47 بتوقيت اليابان سبعة رواد فضاء أمريكيون.. | 
| Bir Amerikalı olarak, adamın tekiyle diz teması kurmadan yemek yemek hakkına sahibim. | Open Subtitles | كمواطن امريكى لدى الحق فى تناول الطعام بدون ان تلمس قدمى رجلاً اخر |