| anlattım. Bunu biliyorum çünkü "Tüm bildiğim bu kadar." dedim. | Open Subtitles | نعم لقد أخبرتك بكل شيئ أعرفه أعلم ذلك لأنني قُلت: | 
| - Zaten üç kez anlattım. - Bir kere daha. Lütfen. | Open Subtitles | أخبرتك ثلاث مرات فقط مرة واحدة أخرى ، أرجوك ، أرجوك | 
| Polislere bildiğim her şeyi anlattım ki bu hiçbir şeydi. | Open Subtitles | لقد أخبرت الشرطة بكل ما أعرفه، والذي كان تحديداً: لاشيء. | 
| Evet, onu gelecekte zengin yapacak bir sürü saçmalık anlattım. | Open Subtitles | نعم، لقد أخبرته ببعض الهراءات التى ستجعله غنياً في المستقبل | 
| Görüyorsun onlara hatırladıklarımı anlattım. Uykudaydım. Bir şey beni uyandırdı. | Open Subtitles | أترين، لقد أخبرتهم بما تذكرت كنت نائماً، شيئ ما أيقظني | 
| NTAC'in, bu insanların yarattığı tehlikeye karşı tamamen hazırlıksız olduğunu anlattım. | Open Subtitles | أخبرتها أن المبنى غير مستعد نهائياً للتهديد المتمثل في هؤلاء الأشخاص | 
| Suzy Shaw'un bana dediğini, sana anlattım mı? Yakalandı. Hey, ne yapıyorsun? | Open Subtitles | هل اخبرتك ما قالتلي سوزي شاو كشف امرك ما الذي تفعله ؟ | 
| Sana anlattım ya o toka saçıma nerden gelmiş bilmiyorum. | Open Subtitles | لكنني أخبرتك ، لا أعرف كيف جاءت ربطة الشعر برأسي | 
| Üniversitenin son gününde yaşadığım çılgın geceyi anlattım mı ben sana hiç? | Open Subtitles | هل أخبرتك من قبل عن تلك اللية الجامحة في أخر أيامي بالجامعة؟ | 
| Ona, aynen size anlattığım gibi, tüm hikayeyi anlattım. | Open Subtitles | أخبرتها بالقصة كلها ، مثلما أخبرتك بها للتو | 
| Bana silah doğrulttu. Bir hamle yaptım ve adam düştü. Sana anlattım. | Open Subtitles | كان لديه سلاح موجه إلي فابتعدت عنه وأصابه , لقد أخبرت بذلك | 
| 10k'da olanlardan sonra, aileme anlattım, ve beraber okul idaresine gittik. | Open Subtitles | و بعد ما حدث أخبرت والداي و ذهبنا الي أدارة المدرسه | 
| Ekleyecek bir şeyim yok. O zaman her şeyi meslektaşına anlattım. | Open Subtitles | ليس لدي شيء لأضيفه, أخبرت زميلك كل شيء حدث ذلك الوقت. | 
| Ona niye yaptığını anlattım, bunun ikimiz için neden önemli olduğunu da anlattım. | Open Subtitles | أخبرته لماذا فعلت ذلك ومالذى جعلنا نحن الاثنين على ما كنا عليه | 
| Ona nasıl bir davul için kütük aradığını ve köle avcılarının seni nasıl yakaladıklarını anlattım. | Open Subtitles | أخبرته أنك كنت تبحث عن جذع لتصنع طبلة عندما قبض عليك مساكو العبيد | 
| Onlara herşeyi anlattım Vietnam Savaşı'nda nasıl çarpıştığını ve hep iyi işlerde çalıştığını anlattım. | Open Subtitles | لقد أخبرتهم بكل شىء كيف أنك كنت فى حرب فيتنام أخبرتهم أنك كنت تعمل دائما فى وظائف جيدة | 
| Ona her şeyi anlattım ve o gerçek babasıyla tanışmayı çok istedi. | Open Subtitles | حسناً لقد أخبرتها كل شيء, وهي تريد أن تعيش مع والدها الحقيقي. | 
| Sana inandım. Sana hayatım ve evliliğim hakkında bazı şeyler anlattım. | Open Subtitles | لقد وثق بك , اخبرتك بكل شي عن حياتي وعن زواجي.. | 
| Sadece kadınların ne istediğini anlattım ve o da anladı. | Open Subtitles | لقد شرحت له فقط ما تحتاج اليه النساء, وقد فهم | 
| Size, biz erkeklerin nasıl olduğunu anlattım. Çekici insanlar isteriz. | Open Subtitles | لقد أخبرتكم بطبيعتنا نحن الرجال نحن بحاجة إلى فتيات فاتنات | 
| Gelinimin kendisine bayan diye hitap etmem istediğini anlattım mı? | Open Subtitles | هل أخبرتكِ بأن زوجة ابني تريد أن أناديها بالآنسة؟ مع أنني أعلم ماذا أريد أن أناديها | 
| Geçen yaz Duke'a anlattım. Uyku tulumunu ıslattı. | Open Subtitles | أخبرتُ ذلك إلى الدوقِ الصيف الماضي وهو بلّلَ كيسَ نومه. | 
| O kadar üzüldüm ki eve gidip bunu anneme anlattım ve o da dedi ki ama çok güzel bir hayatları olur... | Open Subtitles | وتضايقت جدا , ولما عدت للبيع اخبرت امي قالت نعم , ولكن اوتعلمين ؟ لديهن حياة جميلة , فعلا يعشن حياة رائعة | 
| Evet, ama ona anlattım, gerçeği söylemenin bir mahsuru yok. | Open Subtitles | نعم, لكن لقد اخبرته لا يوجد سر في هذه الحقيقه | 
| Ona defalarca... bir teneke kutunun yok edilebilmesinin... 90 ila 100 yıl aldığını anlattım ama... hala geri dönüşüm uygulamıyor! | Open Subtitles | اخبرتها مراراً وتكراراً هذه القمامة تأخذ حوالي من 90 الى 100 عام فقط ليتم تحليلها وهي لا تريد اعادة تدويرها | 
| Onlara senle Emily'i anlattım. Biraz anlayış olsun diye. | Open Subtitles | اخبرتهم عنك وعن ايميلي في محاولة للحصول على بعض التعاطف | 
| Chris'e biraz tıkanmış hissettiğimi anlattım. | TED | أوضحت لكريس أنني أشعر بأنني عالقة بعض الشيء. |