| Çocuklarınızın oyunları nasıl oynadıklarının dinamiklerini anlayın. | TED | افهموا الديناميكية التي يلعب بها أطفالكم والألعاب التي يلعبوها |
| Dışarıdaki dünyanın içinden ziyade, oyunun bağlamında zihinlerinin nasıl çalıştığını anlayın. | TED | افهموا كيف تعمل عقولهم بدءً من سياق اللعبة نحو الخارج بدلاً من البدء بالعالم الخارجي نحو الداخل. |
| Irksal farklılıları tüm ayrıntılarıyla iyice anlayın ki hiç bir Yahudi sizi asla aldatıp kandıramasın | Open Subtitles | إفهم الاختلافات العرقية كليا ولا يهودي سيخدعك ابدا |
| Karımız yaklaşık yüzde 8 ya da 9 yükseldi. Şunu tam anlayın. | Open Subtitles | فارتفعت أرباحنا ، بنسبة 8 أو 9 بالمئة يجب أن تفهموا ؟ |
| Bu muthiş zincirin ... ... bir parçası olduğunuzu anlayın. | TED | حاول أن تفهم أنّك جزء من هذه السلسلة الضّخمة من الأحداث. |
| anlayın ki, bunlar temizlik malzemeleri, Fas Zeytinyağlarından bir fıçı birkaç tuvalet kağıdı hırsızlığı ile ilgili değil. | Open Subtitles | تفهّموا أنّ هذا ليس كسرقة جرّة زيتون مغربي أو لفّتين من مناديل المرحاض ما نتحدث عنه هنا |
| Madam, lütfen anlayın. | Open Subtitles | سيدتي، ارجوكي افهمي |
| Lütfen anlayın, yalvarıyorum size. | Open Subtitles | ارجوكِ .. افهميني أتوسل إليكم |
| Eğer itiraz etmeyi seçerseniz, şunu anlayın. | Open Subtitles | إذا إخترتي الإعتراض إفهمي ذالك |
| Ama başkalarının hatalarını da anlayın çünkü özellikle bir kadın olarak eğer işlerimiz yolunda gitmiyorsa bunun bizim hatamız olduğu öğretildi. | TED | ولكن افهموا أخطاء الآخرين، لأننا ولا سيما كنساء، تعلّمنا أنه إن لم ينجح شيء ما، فربما ذلك بسبب أخطائنا. |
| Lütfen, anlayın. Aradığınız alet- "Yıldız Geçidi". | Open Subtitles | من فضلكم افهموا هذا الجهاز المسمى ستارجيت |
| Ancak şunu anlayın, artık onlardan saklanamayız. | Open Subtitles | ولكن افهموا اننا لانستطيع ان نختبيء منهم بعد |
| Kimse yokken sizin için burada olduğumuzu anlayın. | Open Subtitles | افهموا أننا هنا لأجلكم عندما لا يتواجد أحد. |
| Tek seferde hepsini anlayın, çünkü tekrarlamayacağım. | Open Subtitles | اسمعونى جيدا و افهموا ذلك لانى لن اكرره |
| Mahkum olarak sorumluluklarınızı anlayın ve en yararlı şekilde vaktinizi geçirin. | Open Subtitles | إفهم مسئولياتك كسجين وتعلم كيف تستفيد إستفادة قصوى من بقائك في الحجز |
| Davranışlarınızın bazı sonuçları olacağını da anlayın. | Open Subtitles | إفهم بأنّ هناك النتائج. |
| , Cole anlayın, bu güçlerin kişisel kan davaları için kullanılacak anlamına gelmez. | Open Subtitles | إفهم يا (كول) أن هذه القوى لم توجد لتُستعمل في مشاكل شخصية |
| Bilmiyorum. anlayın işte, o işten birkaç yıldır uzağım. | Open Subtitles | لا أدري، عليكم أن تفهموا ، لقد ابتعدت عن هذا المجال منذ عدة سنوات |
| "İntihar tek seçeneğimdi, lütfen beni anlayın. | Open Subtitles | تفهموا ذلك من فضلكم كان الإنتحار خياري الوحيد |
| Şu ana kadar onun kim olduğundan haberimiz yoktu anlayın. | Open Subtitles | أرجوك أن تفهم أننا لم نكن نعلم من هي حتى الآن |
| Sizin için ne kadar çaba sarf ettiğimi anlayın artık. | Open Subtitles | تفهّموا أنني أعرّض نفسي للخطر لأجلِكُم. |
| Lütfen anlayın. | Open Subtitles | ارجوك افهمي الأمر |
| İsterseniz beni suçlayın ancak hikâyenizin Londra siyahlarından etkilendiği iddiasının olmaması gerektiğini anlayın lütfen. | Open Subtitles | ألقي باللوم عليّ إن كنتي تحبي ولكن أرجوكِ إفهمي لايمكن ان يكون هناك أثر على الإقتراح وذلك بأن قصتك كانت متأثرة من قِبل سود لندن |
| - Lütfen... anlayın, Albay. | Open Subtitles | إفهمني, أيها العقيد |
| Şimdi siz de şunu anlayın. | Open Subtitles | حسناً، افهما الأمر جيداً إذاً لدى زوجي وظيفة وزوجة وطفل |
| Ben sizi anlıyorum, ama sizde beni anlayın lütfen. | Open Subtitles | افهم يا سيد شاه لكن حاول ان تفهم مشكلتى |