| Bunu daha iyi anlayabilirsin, seni seviyorum. | Open Subtitles | والآن راقبِ، هل يمكنك فهم هذه بشكل أفضل؟ |
| O belleği canlandırmana yardımcı olursam, bizleri daha iyi anlayabilirsin. | Open Subtitles | لو إستطعت مساعدتك لإحياء هذه الأنماط فسيمكنك فهم وظائفنا بشكل أفضل |
| - Generalin iyi namından sonra nasıl sinirlendiğini anlayabilirsin | Open Subtitles | تستطيع ان تتفهم كم هو متحمس للاسم الجيد للجنرال |
| O yüzden şu an konuşamayacak olmamı anlayabilirsin. | Open Subtitles | أوقن أن بوسعك تفهّم سبب عدم رغبتي في الحديث الآن. |
| Beni harekete geçiren güdüyü birçok polisten daha iyi anlayabilirsin. | Open Subtitles | يجب عليك أن تتفهمي دوافعي أكثر من معظم الناس في القوة التنفيذية |
| Hiç çocuğun olmadığı halde benim acımı nasıl anlayabilirsin? | Open Subtitles | كيف ستفهم ألمي وأنت لم تنجب ولداً أبداً؟ |
| Peki, tüm saygımla, son operasyonunuzdan sonra daha fazla detaya ihtiyaç duyacağımı anlayabilirsin. | Open Subtitles | أجل، مع كلّ إحترامي، ستتفهم أنّه بعد عمليتكم الأخيرة، سأحتاج للمزيد من التفاصيل. |
| Yeterince üstüne düşersen, sende bir katili anlayabilirsin. | Open Subtitles | بهذه الطريقة .. بإمكانك فهم اي قاتل إذا قمتي بدراسته بشكل جيد بما فيه الكفاية |
| Bir saatin karmaşıklığını kavrayıp anlayabilirsen, her şeyi anlayabilirsin. | Open Subtitles | إذا أستطعت فهم تعقيدات الساعة فيمكنك فهم أى شئ |
| Sadece onu geri istiyorum. Eminim bunu anlayabilirsin. | Open Subtitles | أودّأسترجاعهافحسب، أنا متأكد أنّ بإمكانكِ فهم ذلك. |
| Daha hızlı yorumlayabilirsin, ...ayrıca karakterin kafasından neler geçtiğini anlayabilirsin. | Open Subtitles | تمكنك من فهم المعنى بسرعة إضافة إلى أنه يمكنك رؤية مايجري داخل عقل الشخصية |
| Evet ama karikatürleri okumadan da anlayabilirsin. | Open Subtitles | أجل, ولكن يمكنهم فهم الكرتون لن يحتاجوا لقراءتها |
| Sadece iyice derinlere inerek bu katilin patolojisinin temelini anlayabilirsin. | Open Subtitles | إن التغلغل عميقاً أسفل الجلد هو ما سيساعدك على فهم طبيعة الحالة المرضية لذلك القاتل |
| Sen tanıdığım en dürüst insanlardan birisin. Bunu anlayabilirsin. | Open Subtitles | أنت أكثر الناس صدقاً قد قابلتهم تتفهم هذا |
| Şu anda beni övmen konusunda kafamın neden karıştığını anlayabilirsin. | Open Subtitles | يمكنكَ أن تتفهم أنني متفاجئ من سماعك تمدحك |
| O yüzden şu an konuşamayacak olmamı anlayabilirsin. | Open Subtitles | أوقن أن بوسعك تفهّم سبب عدم رغبتي في الحديث الآن. |
| Sen onun en iyi arkadaşısın. Onu anlayabilirsin. | Open Subtitles | أنتِ أعز أصدقائها فقط حاولي أن تتفهمي الموقف |
| Böylelikle mutluluğun ne olduğu daha iyi anlayabilirsin. | Open Subtitles | بعدها ، ستفهم ما هو معنى السعادة |
| Ve bu, dini sorgulamasıyla birleşince ailesinin neden kötü bir şey tarafından ele geçirildiğini düşündüğünü anlayabilirsin. | Open Subtitles | و عندما تداخل ذلك مع شكوكه الدينية ستتفهم لم كان والديه خائفان من انه ممسوس |
| Bu tür şeylerden söz etmeyi sevmiyorum ama artık anlayabilirsin. | Open Subtitles | لم أرغب أن أتحدث معك بهذا الشأن لكنكِ الآن ستتفهمين |
| Ve biz de düşündük ki, belki de bakman gereken biri olursa bizi çok daha iyi anlayabilirsin. | Open Subtitles | و نحن نعتقد أنكِ ربما ستفهمين الأمور بشكل أفضل إن كان لديكِ شيء لتعتني به بنفسك |
| Bir erkeğin nasıl biri olduğunu sana aldığı küpelerden anlayabilirsin. | Open Subtitles | أنت دائماً يمكنك معرفة ما هو نوعية الشخص رجل يعتقد بأنك من الأقراط التي يعطيك أيها. |
| Nasıl anlayabilirsin ki çocukluğunun daha yüce bir şey uğruna feda edilmesi gerektiğini? | Open Subtitles | كيف بمقدورك أن تفهم بأن طفولتك كان يجب التضحية بها لأجل شيء أعظم؟ |
| İyi bir Çin lokantasını kapı kolundan anlayabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك دائماً معرفة المطعم الصيني الجيد عن طريق فحص الثلث الأدنى من مقبض الباب |
| Yaklaşık 3m yüksekten düşen üç bowling topunun göğsünde yarattığı... etkiyi kafanda canlandırabilirsen... yaşadıklarımı az çok anlayabilirsin. | Open Subtitles | لو كنت تستطيعين تصوّر تأثير وقوع ثلاث كرات بولينغ على صدرك من ارتفاع 9 أقدام، قد تستطيعين معرفة شعوري بالتقريب. |
| Öyleyse bunu neden istediğimi de anlayabilirsin. | Open Subtitles | ًحسناً ، إذا يمكنك ان تفهم لماذا كنت أريد ذلك أيضا. |