| Higgs anons edildiğinde biraz gurur duydum açıkçası ama insanlık için gurur duydum. | Open Subtitles | ـ كان لدي شعورا بالفخر عندما تم إعلان الهيجز ولكني شعرت بالفخر للبشرية |
| 17. yüzyıl Fransa'sında başarısız iş sahipleri pazarın merkezine götürülüp işlerinin iflasları anons edilirdi. | TED | في القرن السابع عشر في فرنسا، يتم أخذ أصحاب المشاريع الفاشلة إلى مركز السوق في إعلان عن بداية إفلاسهم. |
| Ancak Bob'un programı anons etme şekli çok fark yarattı. | TED | لكن كانت الطريقة التي أعلن بها بوب هذا البرنامج هي التي أحدثت الفرق. |
| Bu gece burada yeni bir ürün anons ediyoruz halka ilk kez gösterilecek burada. | TED | ونحن نعلن الآن عن منتج جديد هذه الليلة وهذه هي المرة الأولى التي يتم عرضه فيه في تجمع عام. |
| Evet, mavi kod. - anons eder misini lütfen? - Hemen. | Open Subtitles | أجل , حالة زرقاء هل يمكنكِ اعلان هذا , رجاءاً؟ |
| Sonra, adım anons edildi ve parmak arası terliklerle zorlanarak basamakları çıktım çünkü sahnede olmayı beklemiyordum. | TED | وحينها تم إعلان اسمي لقد صعدت المسرح بنعال شاطىء لأني لم أتوقع هذا |
| Şimdi sessizlik! Kazanan piyango numaralarını anons edecekler. | Open Subtitles | والآن هدوء ، هم على وشك إعلان أرقام اليانصيب |
| Bu iğrenç şarkının üzerine kusmadan önce küçük bir anons yapmak istiyorum. | Open Subtitles | قبل أن أنهي هذه الأغنية الحقيرة أحب أن أصنع واحدة إعلان صريح عن نفسي. |
| Bir anons yapacağım ardından yemeye devam edebilirsiniz. | Open Subtitles | أنصتن. إعلان قصير. وبعدها عدن إلى طعامكن مباشرة. |
| Onu meyve reyonunda buldum. Kaybolduğunu fark ettim. Tam da anons yaptırmak üzereydim. | Open Subtitles | وجدتُه في قسم الفاكهة، بدا تائهاً، كنتُ أهمّ بإذاعة إعلان |
| Öyleyse, komediye muhteşem dönüşümü anons etmekten gurur duyuyorum. | Open Subtitles | في هذه الحالة ، أفتخر بأن أعلن عودتي المنتصرة لعالم الكوميديا |
| Bayanlar ve Baylar... Az önce, Hayalet Enerjisini, 5000 gigavat'ta ölçtüğümüzü anons etmek isterim. | Open Subtitles | سيداتي وسادتي، يسرني أن أعلن لكم أننا وصلنا بطاقة الأشباح إلى 5000 جيجا واط |
| Yarın içeri giriyoruz, ilk iş, hafta sonunda, bir konuşma yapacağımı anons edeceğiz, ofisime döndüğüme dair. | Open Subtitles | الآن، غدًا أول شيء سوف نفعله في نهاية الأسبوع، سوف نعلن بأنّي سألقي خطابًا حول عودتي إلى المكتب. |
| Ve aralarındaki tek şey, şarkıyı anons edişin! | Open Subtitles | والشيء الوحيد الذي كسر أن يصل هل هو اعلان ان نفس الأغنية. |
| Hey, Ummm Ben de küçük bir anons yapabilir miyim? | Open Subtitles | اتمانع اذا, قلت اعلانا صغيرا؟ |
| Simone'un trajik ölümünü anons etmek bana ait olan üzücü ve zorunlu görevim. | Open Subtitles | انه واجبي الرسمي المحزن ان اعلن عن رحيل سيمون الماساوي |
| Okul-aile birliği, okulun girişindeki anons tahtası yerine plazma ekran koymak istiyor. | Open Subtitles | مجلس الآباء والمعلمين يريد ان يضع شاشة البلازما عند مدخل المدرسة ليحل محل لوحة الاعلانات |
| Sonra mekanik bir problem olduğuna dair anons yapıyorlar. | Open Subtitles | إنهم أعلنوا من خلال مركز قيادة طائرة ثمة مشكلة ميكانيكية. |
| Elbette dışarıda durabilirsiniz. Birazdan kocanızın uçağı inerken anons yapılacaktır. | Open Subtitles | يالطبع , سنعلن عن وصول رحلة زوجك بعد قليل |
| -Böyle anons etmeycekler. | Open Subtitles | هيا نكتشف متى سيقوموا بالإعلان عن هذا |
| Düzeltemeyeceğim bir şey değil. Daha sonuçları anons etmediler. | Open Subtitles | هذا ليس شيء لا أستطيع إصلاخه لم يعلنوا نتائج الأصوات حتّى الآن |
| Plakamızı alıp bildirdiyse, polis bizi anons edebilir. | Open Subtitles | إذا كان قد شاهد لوحة تسجيل سيارتنا ربما تكون هناك نشرة بالقبض علينا |
| Benim için bir anons yapmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تقومي بإعلان عام من أجلي |
| Numaranın üzerinde bi tahta kaşık veriyorlar ve sıran geldiğinde seni anons edip, etini ve istediğin kadar sebzeyi alıyorsun. | Open Subtitles | ومتى ما نادوا على الرقم تحصل على قطعة لحمك وجميع الخضراوات التي تريدها |
| Gerçekten şarkı söyleyecek miyiz yoksa kapıdan mezunları mı anons edeceğiz? | Open Subtitles | هل سنغني حقاً أم أنت على وشك أن تعلن عن خريج يعبر ذلك الباب؟ |