| arabaları ilk gördüğümüzde insanlar ailenin yok oluşunu göreceğimizden yakındılar. | TED | عندما رأينا السيارات لأول مرة، توقع البشر حدوث دمار للعائلة. |
| Araba açık artırmaları. Federallerin yakaladıkları arabaları satışa çıkardıkları yerler. | Open Subtitles | كما تعلمون، حيث بيع السيارات التي استولى عليها وكالات اتحادية. |
| Yani kiralar bu işin nakit ineği, Ama benim gerçek aşkım resim arabaları. | Open Subtitles | تأجير السيارات هو ما يدر علينا المال لكن عشقي الحقيقي هي سيارات التصوير |
| - Size arabaları yola koyun dedim. - Araba falan sürmüyorum ben. | Open Subtitles | ـ قلتُ لك حرك تلك العربات ـ لن أحرك أية عربات |
| Yürüyüşü her zaman yaparız. Burada arabaları görme şansımız var. | Open Subtitles | يمكننا التنزه في أي وقت، إنها فرصتنا لمشاهدة قيادة السيارات |
| Yani kiralar bu işin nakit ineği, Ama benim gerçek aşkım resim arabaları. | Open Subtitles | تأجير السيارات هو ما يدر علينا المال لكن عشقي الحقيقي هي سيارات التصوير |
| Bakın, ben sadece arabaları sıradan alır ve onları ezerim. | Open Subtitles | أسمعاني .. أنا فقط أقوم بأخذ السيارات من الصف وتحطيمها |
| Ayrıca her gece arabaları getirip kapının arkasına park edeceksin. | Open Subtitles | نأتي بالسيارات الي الداخل. وتُوقفُ السيارات وراء السياج كُلَّ لَيلة |
| Kuşlar böcekleri yer, arabalar kuşları, pas arabaları yer ve yeni inşaatlar pası. | Open Subtitles | الطيور تأكل الحشرات، السيارات تأكل الطيور والصدأ يأكل السيارات والبناء الجديد يأكل الصدأ. |
| En saygın en gösterişli, iyi arabaları olan iyi giyinen adamlarla çıktım. | Open Subtitles | لقد واعدت رجال الذين هم عمليين وهاوين الحيوانات وافضل السيارات واجمل الملابس |
| Şundan yüzde yüz eminim ki bu yaklaşım arabaları sattırır. | Open Subtitles | أنا متأكد بنسبة مئة بالمئة أن هذا النهج سيبيع السيارات. |
| Elektrikli arabaları seven bir adama göre, çok fazla roket yakıtı yakıyor. | Open Subtitles | بالنسبة لرجل يحبّ السيارات الكهربائية هو بالتأكيد يحرق الكثير من وقود الصواريخ |
| Seçtikleri arabalar içi boşaltılmış polis arabaları gibi gözükmüyordu. | TED | لم تكن السيارات التي اختاروها تشبه سيارات الشرطة القديمة، التي تم تفريغها أو شئ من هذا القبيل. |
| Bütün o arabaları bir-fit-kutunun içine koyduğunu düşün. Yoruldum sanırım. | TED | فكروا في جميع تلك السيارات إن وضعت في مربعك ذي طول قدم واحد. أعتقد أنني قد تعبت. |
| Ve özellikle eğer bisiklet sürüyorsanız ve bu arabaları geçerseniz, o zaman hiç hoş olmaz. | TED | و خصوصا إذا كنتم تقودون الدراجة الهوائية و تمر تلك السيارات بجواركم و هو أمر غير جميل |
| Biz gözcü grubuyuz ve arabaları koruyoruz... yaklaşık bir mil geriden. | Open Subtitles | نحن كشافه نجهز العربات بالذخيرة ومرافقها وعلى بعد ميل خلفنا. |
| Gecenin bir yarısı orda olmak ve o tüm polis arabaları falan. | Open Subtitles | في أن أكون هناك في منتصف الليل معا كل عربات الشرطة تلك |
| Çocukken bir aileyi anlatan bir hikâye okumuştum. arabaları çölde bozuluyordu. | Open Subtitles | عندما كنتُ طفلًا، قرأتُ قصةً عن عائلة تعطّلت سيارتهم في الصحراء |
| Bu yüzden, duvarları yapmak arabaları trafikten çekmekle eşdeğer. | TED | لذلك صنع الجدران يُعد مماثلا لإخلاء الطرق من السيّارات. |
| arabaları yok, ama eminim ki Johnsonlar oraya girmenize aldırış etmez. | Open Subtitles | سياراتهم ليست هنا لكنني واثقة من أنهم لن يمانعوا من دخولكم |
| Erzak arabaları ve sahra mutfağı gece bize yetişirse memnun oluyoruz. | Open Subtitles | نحن مسرورون أن عربة المؤن والمطبخ يمكنها الوصول إلينا فى الليل |
| Açın ve... Turdayken gerçekten bu sıra dışı arabaları mı alıyorsun? | Open Subtitles | إذا بينما انت تتجول تبحث عن السيارت الفريده من نوعها وتشتريها؟ |
| Bir adam ve kadın, spor arabaları yolun dışına kayarak, hayatlarını kaybettiler. | Open Subtitles | رجل و امرأة لقوا حتفهم في الصباح الباكر... . عندما انزلقت سيارتهما... |
| Biliyorum arabaları tanıdığımı söyledim, ama aslında tanımam. | Open Subtitles | أعلم أني قلت أني أعرف للسيارات لكني لست كذلك حقاً |
| Hepsi de lüks arabaları olan zengin ve yakışıklı adamlar olur. | Open Subtitles | وكلهم سيكونون أغنياء ووسيمين ويقودون سيّارات فارهة |
| Şunu düşünün, bugün Amerika'da yoksulluk sınırının altındaki çoğu insanın yine de elektiriği, suyu, tuvaletleri, buzdolapları, televizyonu, cep telefonları, klimaları ve arabaları var. | TED | فكر في هذا، في أمريكا اليوم أغلبية الشعب الذي يعيش تحت خط الفقر مازال لديه كهرباء وماء ومراحيض وثلاجات وتلفاز وهواتف نقالة ومكيفات وسيارات. |
| Haber arabaları saat 5'ten beri orada park etmiş bekliyor. | Open Subtitles | شاحنات الأخبار كانت تقف منذ الساعه الخامسه |
| Şuraya bak Buddha. İnsanlar, arabaları ve egzozları atmosferi kirletiyorlar. | Open Subtitles | أنظر يا باده ، هؤلاء الناس بسياراتهم التى تنفس |