| Meksika'dan ucuza çiftlik arazisi alırız ve bir girişimde bulunuruz. | Open Subtitles | إذاً ، نأخذ أرض زراعية مكسيكية رخيصة و نعمل فيها | 
| Daha da fazlası, şehrin 64 dönüme yakın arazisi hala boş. | TED | حتى أنهم يقولون أن 40 ميلًا مربعًا من المدينة هي أرض خالية. | 
| Yazlık ve kışIık evlerimize ilaveten, değerli bir arazisi vardı. | Open Subtitles | وبالإضافة إلى منزلنا الصيفي والشتوي، فقد كان لديه قطعة أرض ثمينة. | 
| İşlenmemiş ekilebilir arazisi var ama fazla değil, Hindistan alan açısından oldukça kısıtlı. | TED | فلديها بعض الأراضي الصالحة للزراعة ولكنها ليست بالكثيرة، فالهند لديها ندرة في الأراضي. | 
| Buraları Mason'ın arazisi. | Open Subtitles | لقد تأكدت من الأمر وهي ملكية خاصة لمايسون | 
| Ne mezarlık, ne savaş alanı ne yerli arazisi, ne de yakınlarında böyle bir arazi var. | Open Subtitles | أراضي قبلية أو أي شكل من الإعتداءات على أو بالقرب من الممتلكات | 
| BankExchange için bu yüzden belediye arazisi istiyoruz. | Open Subtitles | لذلك نحتاج الي ارض في المدينة من اجل بنك اكستشانج | 
| Bu çiftçinin büyük bir arazisi ve bir sürü parası vardı. | Open Subtitles | هذا المزارع كان يمتلك أرض كبيرة وأموال كثيرة | 
| Şu kilisenin yanında arazisi olan. | Open Subtitles | هاملتون ساير الذي لديه قطعة أرض قرب الكنيسة | 
| Vasiyetnamemde göreceğin gibi, Norland arazisi iki ailem arasında bölemeyeceğim bir vaziyette. | Open Subtitles | سوف ترى في وصيتي أن أرض نورلاند تُركت لي بشكل يمنعني من تقسيمها بين عائلتيّ الاثنتين | 
| Kendi arazisi var. Somerset'tteki Combe Manga. | Open Subtitles | ولديه أرض يملكها يا آنسة داشوود كومبي ماجنا في ساميرسيت | 
| Kilise arazisi kutsal topraktır kilise artık olmasa da. | Open Subtitles | أرض الكنيسة أرض مقدسة حتى إن كانت الكنيسة هناك أم لا | 
| Sürünün avlanma arazisi dağın tepesindeki yaklaşık 10 kilometre karelik bölgedir. | Open Subtitles | تمتد أرض الصيد للمجموعة حوالي ال 5 أميال مربعة من قمة الجبل | 
| Tek yapman gereken bir hazine arazisi bularak onu işaretleyip altın var diyerek hükümete kayıt ettirmek. 5 dolar. | Open Subtitles | هو البحث عن أرض عامّة مفتوحة، وبعد ذلك عليكَ تعليمها وتسجّل الأمور مع الحكومة خمسة دولار | 
| Yerli arazisi arayan bir sürü zengin yatırımcı var. | Open Subtitles | هناك الكثير من المطورين الأثرياء يبحثون عن أرض مهملة | 
| Sağlam bir duvar olan buradaki göl ve o yol üzerinde Federal Orman arazisi var. | Open Subtitles | جديد طريق بناية أَو ملكيتِهم على يمتدون وهم من صلب حائط في الطريق طول هنا البحيرة هنا الإتحادية الغابة أرض إلى | 
| İşte o kadar Amerikan tarım arazisi tutuyordu o atları beslemek. | TED | تلك هي النسبة من الأراضي الزراعية الأمريكية التي كانت كافية لتغذية الخيول. | 
| Bu resimden görebileceğiniz gibi, aralıklar tarım amaçlı topraklar, otlak arazisi veya açık alan vb bir çok amaçla kullanılabiliyor. | TED | ويمكنكم أن تروا من هذه الصور، أن المساحة البينية يمكن إستخدامها لأغراض متعددة وضمنها الأراضي الزراعية، المراعي أو الفضاء المفتوح. | 
| Ama bu belgede de görüldüğü gibi mezar üniversitenin arazisi üzerine inşa edilmiş. | Open Subtitles | لكن بينما هذه الوثائق تعرض أن القبر يبنى على ملكية الجامعة | 
| Kutsal olmasalar da Siyu arazisi hepsi. | Open Subtitles | قد لا تكون هذه الأرض مُقدسة ولكنها تظلّ من أراضي قبيلة سو | 
| Burası devlet arazisi, şuradan sahilde olan kısım da Union Oil'e ait. | Open Subtitles | هذه ارض مقاطعه اليزابيث من هنا الى الساحل هذا كله لـ يونيون اويل | 
| kimin Tanrı'ya inancı, öfkeli bir fırtına da arazisi mahvolan kardeşimden daha fazla olabilir? | Open Subtitles | من لديه إيمان أكثر بالرب من أخّ رأى أرضه تزول في عاصفة هائجة؟ | 
| Tar Heels arazisi başka bir değer kazanan hisse senedi. | Open Subtitles | التار هيلز وصلوا الى بلو شيب اخر | 
| Bu maden arazisi sahip olduğumuz tek şey ve bunun için savaşacağız. | Open Subtitles | كما أنّ هذه المُطالبة هي كل ما نملك، ولسوف نُحارب عنها. | 
| Burada binlerce dönümlü bir orman arazisi var, kimsenin görmediği yerler. | Open Subtitles | هنالك آلاف من الفدان بالغابة أماكن لم يرها احد من قبل |