| Ama Asıl sebep,bunu yapabilecek olman. | Open Subtitles | ولكن السبب الحقيقي هو أنكِ تستطيعين مساعدته حسناً |
| Buraya gelmemizdeki Asıl sebep artık güvende olduğunu söylemekti. | Open Subtitles | لكن السبب الحقيقي لوجودنا لنخبرك أنك بأمان |
| - Asıl sebep geliyor. | Open Subtitles | الأن سيقول السبب الحقيقي - إضافة إلى أنه منذ إطلاق الأغنيه - |
| Bir erkek arkadaşım olmamasında ki Asıl sebep yanımdan ayrılmayacağı konusunda kimseye güvenmememdi ve artık insanların beni terk etmesini kaldıramam, yani kalmana ihtiyacım var. | Open Subtitles | السبب الحقيقي أن لا يكون لديك صديق هو أن لا... أنا لا أثق في أي شخص إلى عصا حول |
| O da var tabii ama Asıl sebep başka. | Open Subtitles | هذا كان جزء من السبب، ولكن السبب الرئيسي كان.. |
| Ama Asıl sebep? | Open Subtitles | السبب الحقيقي |
| Ama Asıl sebep David'di. | Open Subtitles | (لكن السبب الحقيقي كان (ديفد |
| Asıl sebep. | Open Subtitles | السبب الحقيقي. |
| Yani, biraz korkuyorum fakat Asıl sebep bu değil. | Open Subtitles | أعني , أنا كذلك , قليلاً , لكن.. هذا ليس السبب الرئيسي. |
| Asıl sebep değil, ama Kathy ile evlenmemin büyük bir nedeni senin kız kardeşin olmasıydı. | Open Subtitles | السبب الرئيسي ليس الرئيسي ولكن سبب كبير (من زواجي من (كاثي أنها كانت أختك |
| Asıl sebep o zaten. | Open Subtitles | إنها السبب الرئيسي. |