| Demek istediğim bir asilzade için normal bir durum bu. | Open Subtitles | كما تعلم ، أعتقد أن هذا أنيق بالنسبة لرجل نبيل |
| Yoksul bir Meksikalı silah ustasınca zengin bir asilzade için yapıldı. | Open Subtitles | لقد صنع من أجل مالك الأرض وهو غني رجل نبيل من قبل صانع أسلحة مكسيكي فقير |
| Özellikle, bir asilzade için yapılmış böylesine güzel bir silahla. | Open Subtitles | خصوصا أن تكون جميلة مثل هذه والتي صنعت من أجد يد رجل نبيل |
| Yaşı, asilzade aile soyu ve sağlıklı görüntüsü, Romalıların gözünde onu tanrıça Vesta'ya hizmet edecek en iyi aday hâline getirmişti. | TED | عمرها ونسب عائلتها النبيل وصحتها الجيدة الواضحة يجعل منها المرشحة الأفضل لخدمة الإلهة فيستا في أعين الرومان. |
| Bu asilzade Majestelerinin Kabinesindeki centilmenlerden biridir. | Open Subtitles | حسناً، هذا الرجل النبيل كان من أحد السادة المحترمين المقربين من جلالتة |
| Herşey 1410 yılında başladı, birkaç asilzade bir araya gelip... . | Open Subtitles | بدأ الأمر كله عام 1410, حين اجتمع عدد من النبلاء مع |
| Gerçek bir asilzade olacaksın. | Open Subtitles | وستصبحين امرأة بيلة حقيقية |
| Söylesene senin gibi bir asilzade kızının böyle bir yerde ne işi var? | Open Subtitles | أخبريني , ما الذي تفعله ابنة رجل نبيل هنا؟ |
| - Bu şekilde olmaz, o bir asilzade. - Bırakın. | Open Subtitles | ليس بهذه الطريقة انه رجل نبيل هنري اطلق صراحه |
| Her asilzade savaş zamanı yerel milis yetiştirmeli. | Open Subtitles | كل رجل نبيل عليه أن يُشييّد جيش محلي في أوقات الحرب. |
| Bir zamanlar Jusef Sardu adında büyük bir asilzade varmış. | Open Subtitles | في يوم ما كان هنالك رجلٌ نبيل.. يدعى "جوسيف ساردو" |
| Sadece bir asilzade, soylu bir aileye mensup bir suvari böyle bir mesafeden ateş edebilir. | Open Subtitles | أي رجل نبيل, وربما يكون مسئول الإسطبل, أو فارساً سيتمكن من إتمام هذا العمل |
| Taht odasında yanında oturan parfümlü asilzade umurumda değil. | Open Subtitles | لا أهتمّ أيّ شخص نبيل مُعطّر سيجلس بجانبكِ في غرفة العرش. |
| Ama ben ölmedim! Gerçek bir asilzade sağ olsun. | Open Subtitles | لكنّي لم أمُت، والفضل لجهود رجل نبيل بحقّ. |
| asilzade başarısızlığı yüzünden aşağılanmış, silah ustasına kızmıştı. | Open Subtitles | تعرض النبيل للإهانه وغضب من صانع الأسلحة |
| Tabanca, yoksul bir silah ustasınca bir asilzade için yapılmış. | Open Subtitles | صنع المسدس من أجل النبيل من قبل صانع أسلحة مكسيكي فقير |
| Arrakis'in diğer adı olan Dune, Herbert'in romanının geçtiği yer. Bu roman, Atreides asilzade Hanedanı üyesi Paul'dan sonra gelir. | TED | أراكيس، ويطلق عليها أيضًا "الكثبان"، تدور حولها رواية هربرت، ويتتبع خلالها بُول الذي ينتمي لبيت النبيل أتراديس. |
| asilzade bunu hayra yormadı. | Open Subtitles | واعتبر ابن النبيل ذلك أنه طالع سيء |
| Doğuştan asilzade ve asil unvanlı beyefendiler bu gece eğlenceniz ve ahlâkınızı düzeltmeniz için size karılarınızı takdim ediyorum. | Open Subtitles | "سادة ذو النسب النبيل والمقام الرفيع" "الليلة من أجل متعتكم" "وتهذيبكم" |
| Her kız bir asilzade ile evlenme şansını tepmez. | Open Subtitles | ليس هناك الكثير من الفتيات يرفضن فرصة للزواج من أحد النبلاء. |
| asilzade eşleri yazın ne yaptıklarından bahsediyorlar. | Open Subtitles | زوجات النبلاء يتفاخرون بمنازلهم الصيفيه أمامك |
| Kışın askeri seferler sırasında, babam yatağını ısıtması için bir asilzade isterdi. | Open Subtitles | في الشتاء أثناء الحملات العسكرية طلب والدي من أحد النبلاء بأن يُدفيء له فراشه |
| Gerçek bir asilzade olacaksın. | Open Subtitles | وستصبحين امرأة بيلة حقيقية |