| İnsanlara video oyun sektöründe neyin önemli olduğunu sorduğunuzda çoğu insan Atari 2600'ün video oyun sektöründeki değişimin Nexus'u olduğunu düşünüyor. | TED | عندما تسأل الناس عن تجارة ألعاب الفيديو وما المهم فيها، يعتقد معظمهم بأن أتاري 2600 هي صلة الوصل، العامل المحفز لتجارة ألعاب الفيديو. |
| Atari 1982'nin Playstation'ıydı. | Open Subtitles | "كان "أتاري" بمثابة "بلايستيشن في سنة 1982 |
| Bu gece eve gidip, Atari oynayacaksın. | Open Subtitles | "والليلة سوف تعود لمنزلك لتلعب "أتاري أثاري : - مشغل ألعاب قديم |
| Seni köylü hödük seni, Atari oynamayı da mı biliyorsun sen? | Open Subtitles | أتعلم يا رجل، لشخص مثلك لا يجب أن تلعب ألعاب الفيديو |
| Aralıksız beş saat Atari oynayıp aşırı pizza yemiş ifadesi... | Open Subtitles | كالتي كانت تعتليك بعد 5 ساعات مِنْ لعبة حرب الفضاء و تناول الكثير مِن البيتزا |
| Benim için çok zor oldu. Atari kasetlerimi de attı. Bu daha da zor oldu. | Open Subtitles | ولقد قامت برمي الأتاري القديم وكان ذلك أصعب |
| Bak, böyle durumlarda espri ve Atari en iyi ilaçlardır, Jules. | Open Subtitles | لكن الفكاهة وألعاب (أتاري) هي أفضل دواء لمواقف كهذه يا (جولز). |
| Atari bu, Atari! | Open Subtitles | إنها "أتاري! أتاري : جهاز ألعاب إلكترونية |
| Şu çiçekli gömlek giyen çirkin orospu çocuğu da Atari. | Open Subtitles | ذلك القبيح اللقيط الذي يرتدي قميص الزهرة, هو "أتاري. |
| Ben milenyum çocuğuyum! Bu "Atari" saçmalığından anlamam! Matriks sistemini dene. | Open Subtitles | أنا معاصر للألفية الثانية، ما أدراني بهراء الـ"أتاري" هذا؟ |
| Video oyun sektörüyle ilk tecrübem bizden zengin komşularımızdan birinin eve getirdiği bir Atari 2600 ile oynamamdı. | TED | أول تجاربي مع ألعاب الفيديو كانت عندما قام جيراننا الأكثر ثراءً بإحضار لعبة (أتاري 2600) واللعب بها. |
| Artı, Atari'mi de bir hafta aldı. | Open Subtitles | و منع عنّي لعبة "أتاري" لمدّة أسبوع |
| Enorme, "Atari" filmi için Bayan Pac-Man rolü teklifi. | Open Subtitles | (انورميه)، عرض القيام بدور الآنسة (باك مان)، في فيلم الحركة (أتاري)! |
| Evet, belki evde antika bir Atari bulur ve onu hayata döndürürüz. | Open Subtitles | ربما سنجد جهاز (أتاري) عتيق و نعيده الى الحياه |
| Bu alet Atari gibi çalışıyor. | Open Subtitles | هناكَ شيء يتعارض معه مثل "أتاري" |
| Atari'den uzak dur, kardeşim. | Open Subtitles | البقاء بعيدا عن أتاري ، شقيق . |
| Bu tuzağı kurayım diye Don Atari ve Alexanya'nın beni kovmasını sağladın. | Open Subtitles | (جعلت (دون أتاري) و (أليكسانيا يوظفونني حتى تصنع هذا الفخ |
| Çıldırtan küp. Atari 2600. | Open Subtitles | "، مكعب روبيك، أتاري 2600 |
| Atari'm var mesela. | Open Subtitles | "أو لعبة "أتاري |
| Biz video oyunlarını alet edevatlarıyla birlikte göstermek istemiyoruz. Atari salonu nostaljisi yok. | TED | أننا لا نريد أن نظهر ألعاب الفيديو مع أدواتها. لا يوجد ممر الحنين إلى الماضي. |
| Zaara'yı Atari'ye kadar götürüp trene bindireceksin. | Open Subtitles | أنت سَتَأْخذُ zaara إلى atari وتراها في قطارِها بنفسك. |