| Lord Kang'ın atası efendisi tarafından Gobi çölünde terkedilen bir deveci çocukmuş. | Open Subtitles | سلف السيد كانغ كان غلام فقيرا وقد تخلى عنه سيده في صحراء غابي |
| Her hayatın ortak bir atası olduğu gibi üzerinde durduğumuz kara parçalarının da ortak bir atası vardı. | Open Subtitles | كما لو كان للحياة كلها سلف مشترك كما الأرض التي نقف عليها |
| atası Cengiz Han at gücünü bir imparatorluk kurmak için kullandı; | Open Subtitles | سلفه جنكيز خان إستخدم قوة الاحصنة لبناء إمبراطورية. |
| Üç yıl önce, atası yakalanıp diri diri gömüldü. | Open Subtitles | فقبل ثلاث سنوات، سلفه أُعتقلوا ودفنوا أحياء. |
| Lamaların atası Kuzey Amerika'da ilk olarak 40 milyon yıl önce ortaya çıkmıştır. | Open Subtitles | أسلاف اللاما ظهرت لأول مرة في أمريكا الشمالية منذ 40 مليون عام |
| Jack Randall gerçekten Wentworth Hapishanesi'nde ölseydi sonra kesinlikle Mary Hawkins'le evlenemez ve Frank'in doğrudan atası olamazdı. | Open Subtitles | لو أن جاك راندال مات حقاً في سجن ونترورث لما أستطاع بعدها الزواج من ماري هاوكينز وأنجب أسلاف فرانك. |
| Unutma, Lana Lang'in atası ailenden intikam almaya yeminli. | Open Subtitles | ولا تنسي أجداد لانا لانغ أقسموا على أن تثأر من عائلتك |
| Ama, 90'larda oluşan izlenimcilerden fikir aldı, ...çok büyük satıcılara gitti... çöpe atası geldi. | Open Subtitles | ... لكن من خلال بعض الإنطباعات في التسعينات إحتكرها التجار المُهمين وأوشكت أن تغرقهم |
| Görüyoruz ki, Afrika dan ilk ayrılan ve dünya çapında yayılmaya başlayan... ...ilk insan atası Homo erectus tur. | TED | وبالتالي، كان الإنسان المنتصب القامة السلف الأول للإنسان يغادر أفريقيا وبدأ ينتشر في مختلف أنحاء العالم. |
| Eğer orada birbirleriyle melezlendilerse, o zaman, Afrika dışındaki herkesin atası haline gelen o modern insanlar genomlarında bu Neandertal elemanlarını kendileriyle birlikte dünyanın geri kalanına taşıdılar. | TED | فإن تزاوجوا حينها فان الانسان الحديث الناتج عن الاختلاط هو " سلف " كل البشر اليوم وقد تكون ذلك خارج افريقيا ويجب ان نحمل جزء من جينوم " النيدرثيلس " في شتى أنحاء العالم |
| Bu büyükbaş hayvanların atası. | TED | هذه سلف البقرة. |
| Birlikte bir çocuk sahibi olmaları gerekiyor ve o çocuk da Frank'in atası olacak. | Open Subtitles | من المفترض أن يرزقا بطفل معاً (وذلك الطفل هو سلف (فرانك |
| Eddie onun atası. | Open Subtitles | إدي هو سلف له. |
| Joey'nin atası Christopher Columbus. | Open Subtitles | سلف (جوي) هو كريستوفر كولومبس |
| Tanrı ona, atası Davut'un tahtını verecek. | Open Subtitles | الله سيعطيه عرش سلفه ديفيد |
| - Eddie onun atası. | Open Subtitles | -إن (إيدي) سلفه |
| Jack Randall gerçekten Wentworth Hapishanesi'nde ölseydi sonra kesinlikle Mary Hawkins'le evlenemez ve Frank'in doğrudan atası olamazdı. | Open Subtitles | لو أن جاك راندال مات حقاً في سجن ونترورث لما أستطاع بعدها الزواج من ماري هاوكينز وأنجب أسلاف فرانك. |
| Pek çok insanın atası Amerikan Yerlileri. | Open Subtitles | كثير منا لديهم أسلاف من الأمريكين الأصليين |
| Ama bu kurbağanın atası Buraya bir kurbağa yavrusu olarak gelmiş olabilir. | Open Subtitles | و لكن أجداد هذه الضفدعة ربما و صلوا هنا كشرغوف |
| - Ne? Orada olmaktan mahçup bir Qreshi atası. | Open Subtitles | أجداد كريش الذين كانوا يشعرون بالحرج من وجودهم هناك |