| Gülümseyin ve bir gün bir ATM'de durdu. soyuldu ve... | Open Subtitles | وفي يوم ما توقف عند الصراف الآلي وقد تمت سرقته |
| Bakın, tüm bildiğimiz that bu 8 vak'a dan 5 i sizin şubenizin ATM sinden para çekti işlem fişlerine göre makineyi | Open Subtitles | كل ما نعرفه أن 5 من 8 من الضحايا أخذوا وصل من الصراف الآلي بناء على أوراق المعاملات للصراف كلهم استخدوا الآلة |
| Bak sen küçük aile işinizde kendi ATM kartlarınızı yapıyorsunuz. | Open Subtitles | حسنا, انظر الى عمل العائلة تصنع لنفسك بطاقات الصراف الآلي |
| Tüm adadaki ATM veritabanlarına girerken yakalandı. | Open Subtitles | تم القبض عليه بسبب قرصنته على اجهزة الصرّاف الآلي |
| ATM'e gittim ama onu evine kadar takip etmedim! | Open Subtitles | انا ذهبت لآله الصرف الآلى لكنى لم اتبعه للمنزل. سيد |
| Poppy'nin İçki Dükkanı dışındaki ATM önünde sıraya girmiş birçok insan vardı. | Open Subtitles | ايضا ، هناك مجموعة من الاشخاص ينتظرون دورهم امام الصراف الالي في شارع بوبي ليكور |
| Bak sana ne diyeceğim ATM'den çekilen görüntüleri ekrana getirsene. | Open Subtitles | حسناً, دعيني أفكر إسحب لي صور الكاميرا لذلك الصراف الآلي |
| ATM kartını sokmuş. Sonra 1 dakikalık beklemenin ardından makine kartı yutmuş. | Open Subtitles | أدخل بطاقة الصراف الآلي الخاصّة به، ولكن بعد حوالي دقيقة من الخمول، |
| Yani seni kişisel ATM'si gibi kullanmasına izin vereceksin öyle mi? | Open Subtitles | إذن نحن سنستمر، و ندعه يستغلك كماكينة الصراف الآلي الخاصة به. |
| Maastricht şehrinde bulunan tüm ATM'lerin yerlerini gayet iyi biliyoruz. | TED | ونحن نعلم تماما اين هي جميع أجهزة الصراف الآلي حول مدينة ماستريخت. |
| ATM'ler, yani bankamatiklerin bankacılar açısından iki telafi edici etkisi oldu. | TED | كان لأجهزة الصراف الآلي تأثيران موازيان على العاملين في البنوك. |
| ATM'ler sizinle konuşacak ve başka kimse duymayacak | TED | أجهزة الصراف الآلي التي تخاطبك لا أحد غيرك يسمعها |
| - ATM'den 3 blok ötede. | Open Subtitles | ذلك على بُعد ثلاث مباني من الصرّاف الآلي |
| Ama bizim memurlardan biri bunu ATM'nın yanındaki rögarda bulmuş. | Open Subtitles | لكن أحد الضبّاط وجد هذا في مجرى لتصريف المياه بالقرب من جهاز الصرّاف الآلي |
| ATM'e gittim, biraz para çektim, kendi paramı! | Open Subtitles | لقد ذهبت لآله الصرف الآلى , اخذت بعض النقود , نقودى انا . |
| Çünkü bu ATM makinesi senin zemininde duruyor ve bütün gün onu arıyorlardı. | Open Subtitles | انا اعتقد ان شرطة شيكاغو سوف تسأل عن وجود هذا الصراف الالي الموجود هنا في متجرك هذا الصراف كانوا يبحثون عليه كثيرا |
| Durup, ATM'den bira parası çekelim. | Open Subtitles | توقف واحصل على بعض أموال البيرة من مكينة الصرف الآلي. |
| ATM'den çıkan paraları çoktan durdurmuş olmalılardı. | Open Subtitles | النقود كانت ستتوقف عن الخروج من ماكينات الصرف الآلي عليهم أن يدعموها |
| Yarın ATM'den çekerim. | Open Subtitles | سوف أسحب بعض المال من ماكينة صراف آلي غداً |
| İşte sana ATM kartı, artık benden para istemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | إنه مالنا إليك بطاقة للصراف الآلي لئلا تطلبها مني أكثر |
| Eğer erkekler hamile kalabilseydi, bir ATM'de bile kürtaj olabilirdin. | Open Subtitles | لو أصبح الرجال حوامل, لكنت أستطعت الإجهاض عند صراف آلي |
| ATM'lerin ve sokaktaki güvenlik kameralarının... | Open Subtitles | حسناً, سوف نتحقق من كاميرات المراقبة في الشوارع و الصرافات الآلية |
| Hayır, ATM'de güvenlik kameraları var. | Open Subtitles | لا، أجهزة الصرافة الآلية لديها كاميرات أمنية |
| Evet, ben hâlâ ATM kayıtlarını ve kredi kartı ekstrelerini inceliyorum. | Open Subtitles | صحيح ، أنا لا زلت أتحقق من سجلات أجهزة الصرف الآلي |
| Mesela, "şu polisin atını çalmam için ne kadar para verirsin?" gibi. ATM'den ne kadar para çekebilirsem. | Open Subtitles | مثل , كم من المال ستعطنى اذا سرقت حصان هذا الشرطى ؟ بالمقدار الذى استطيع الحصول علية من ألة الصرف الالى |
| Sakıncası yoksa şuradaki ATM'den çekmeni bekleyebilirim. | Open Subtitles | حسنا, استطيع ان اخذهم منكي الان اذا... اردتي يمكنكي سحبهم من هذه الماكينه. |
| Gece yarısını bir dakika geçene kadar bekleyeceğiz sonra da ATM'den daha fazla para alacağız. | Open Subtitles | علينا الإنتظار حتى مرور دقيقة واحدة بعد منتصف الليل ثم سنحصل على المزيد من النقود من جهاز الصرافة الآلي |