| Yukarı getirmek istedim, ama müsaade etmediler. - Aşağıda, avluda. | Open Subtitles | إنه في الطابق السفلي، في الفناء - في الفناء - |
| Şu avluda, pencereye çıkmayan tek kişi o. Bak. | Open Subtitles | فى الفناء بأكملة , هناك شخص واحد فقط لم يظهر فى النافذة , إنظرى |
| Şu avluda, pencereye çıkmayan tek kişi o. Bak. | Open Subtitles | فى الفناء بأكملة , هناك شخص واحد فقط لم يظهر فى النافذة , إنظرى |
| Bu avluda bir yıIdız görmek için boynunu kırman gerekiyor. | Open Subtitles | عليك أن تحطم عنقك كي ترى نجماً في هذه الساحة |
| Aşçılardan biri gün ağarırken onu avluda görmüş. | Open Subtitles | واحد من الطباخين رأة عبر الساحة عند الشروق |
| Yani Yahudiler ön tarafta kalırken, ...Polonyalılar avluda, ayakyollarının orada kalıyorlardı. | Open Subtitles | اذا اليهود سكنوا في الواجهة؟ والبولنديون في الباحة حيث المراحيض |
| ...ama avluda yatıp duruyordu, ben de bir kaç ay önce sattım. | Open Subtitles | ، لكنّها كانت بالساحة منذ زمن . لذلك بعتها قبل بضعة أشهر |
| Atınızın yaklaşmasını duyabiliyordum. avluda çıkardığı nal seslerini duydum. | Open Subtitles | كنت أسمع الحصان يقترب, و كنت أسمع حوافره عبر الفناء |
| Onunla avluda konuşabileceğimizi düşündüm. | Open Subtitles | كنت اعتقد ربما .. تعرف فى الفناء فى الخارج |
| "Gecenin bu saatinde genç bir kadının avluda ne işi var?" | Open Subtitles | تساءلت .. ماذا تفعل امرأة شابة فى الفناء |
| avluda ayağını sürtüyor, sanki biri alacakmış gibi o çekmeceye sarılıyordu. | Open Subtitles | وهو يعبر الفناء متمسكاً بالدواء وكأن شخصاً ما سيأخذها |
| Seninle görüşmek için, üç saat avluda bekledi. | Open Subtitles | الرجل غير منطقي لقد انتظرك 3 ساعات في الفناء |
| avluda buluşalım. | Open Subtitles | انضم لنا فى الفناء هناك شىء أريد إشراكك فيه |
| avluda ya da duşta vurulabilirsin. | Open Subtitles | قد تتمّ مهاجمتك في الساحة أو في حمام الإستحمام |
| Takıma girerseniz, öğle yemeğinden sonra listeyi avluda asılı bulacaksınız. | Open Subtitles | ..إن تم قبولكم في الفريق فستجدون أسمائكم في الساحة بعد الغذاء |
| Manyak köpeğinin avluda olup olmadığını görmek istedim. | Open Subtitles | أضطررتُ أن أرى إذا ما كان قلبه المُعقد في الساحة |
| - avluda bir hortum var. Onu kullan. | Open Subtitles | هناك خرطوم بالحظيرة في الساحة يمكنك استخدامه |
| Araba ön avluda. Onu oraya ulaştırınca, telefonu cevaplama. | Open Subtitles | السيارة فى الباحة عندما توصله إليها , لا تجب على الهاتف |
| Ordaki avluda bir anlaşmazlık var, ve seni burda koruyacak kimse yok. | Open Subtitles | يبدو أن هناك القليل من الشقاق بالساحة ولا يوجد أحد ليقوم بحمايتك |
| Şu anda avluda demek. Diz üstü bilgisayarı olan birilerini arayın. | Open Subtitles | هذا يعني إنه في مكان ما في الساحه الآن لذا أبحث عن شخص معه حاسوب أو جهاز لاسلكي |
| Geçenlerde biz avluda yırtınırken, ayağı ile ritim tuttuğunu görmüştüm. | Open Subtitles | رأيته يحرك قدمه بالأرض عندما غنينا في ساحة الطعام بالأمس |
| Hepimiz avluda bekliyoruz aşağıdan adamın derdi ne belli değil. | Open Subtitles | كلنا ننتظر هنا فى فناء صغير بالاسفل ومن غير الواضح ماهى دوافع الرجل |
| David, bir dakikalığına avluda oturabilir miyiz? | Open Subtitles | ديفيد هل بإمكاننا الجلوس بالفناء لدقيقة؟ |
| Evet, avluda satmaya başlar. | Open Subtitles | يمكنه أن يعمل في الأزقة الخلفية |
| Dougal ve Hamish'i avluda oynarken daha ilk gördüğümde anlamıştım. | Open Subtitles | عرفت ذلك بمجرد رؤيتي لدوغال وهايمش يلعبون في الباحه |