| Apaydınlık bir ışık huzmesi merhametsizce daima aydınlatacak gölgeleri... | Open Subtitles | "الظلّ يزيد حلكة بينما يزيد الضوء بهاءً، *وكأنّهما وجهان لذات العملة |
| Apaydınlık bir ışık huzmesi merhametsizce daima aydınlatacak gölgeleri... | Open Subtitles | "الظلّ يزيد حلكة بينما يزيد الضوء بهاءً، *وكأنّهما وجهان لذات العملة |
| Bir göktaşıydı, güneşin soluğundan çıkmış Mantua yolunu senin için aydınlatacak bir meşaleydi. | Open Subtitles | أنه نيزك والشمس زفرت لوارسلته اليك لكي تصبح حامل الشعلة لكي تضيء لك في الطريق إلى مانتوا |
| Hangi şehirde yaşarsanız yaşayın, vücudunuzda tüm şehri yaklaşık bir hafta aydınlatacak kadar potansiyel enerji var! | Open Subtitles | لا تهمني أي مدينة تسكن فيها ـ لديك الطاقة الكافية في جسدك، استعدادا، ـ لإنارة كامل المدينة لمدة أسبوع تقريبا |
| Hüküm giyerse, bedenine Birmingham'ı aydınlatacak kadar elektrik vereceğiz. | Open Subtitles | أما إذا تمت إدانته، فستسري خلاله كهرباء كافيه لإضاءة مدينة برمنغهام |
| Aslında bu odada şehri aydınlatacak kadar beyin gücümüz var! | Open Subtitles | في هذه الغرفة لدينا مايكفي من القدرات العقلية لتنير قرية بأكملها |
| "Yatağını aydınlatacak bir mum, başını kesecek bir balta." | Open Subtitles | "ها هي شمعة لتضيء لك طريقك للنوم" " ها هو ساطور ليقطع رأسك" |
| Polis hala ormanda öldürülen avcı cinayetini aydınlatacak ipuçlarını arıyor... | Open Subtitles | ماتزال الشرطة تبحث عن أدلة التي قد تسلط الضوء على قاتل ... الصياد الذي وجد في الغابة |
| Senin varlığın kesinlikle bu geceyi aydınlatacak. | Open Subtitles | حضورك بالتأكيد أبهج هذا المساء |
| Apaydınlık bir ışık huzmesi merhametsizce daima aydınlatacak gölgeleri... | Open Subtitles | "الظلّ يزيد حلكة بينما يزيد الضوء بهاءً، *وكأنّهما وجهان لذات العملة |
| Apaydınlık bir ışık huzmesi merhametsizce daima aydınlatacak gölgeleri... | Open Subtitles | "الظلّ يزيد حلكة بينما يزيد الضوء بهاءً، *وكأنّهما وجهان لذات العملة |
| Apaydınlık bir ışık huzmesi merhametsizce daima aydınlatacak gölgeleri... | Open Subtitles | "الظلّ يزيد حلكة بينما يزيد الضوء بهاءً، *وكأنّهما وجهان لذات العملة |
| Yolda bulduğum hayvanlar duyular dünyasını aydınlatacak. | Open Subtitles | انها الحيوانات التي سوف اجدها على الطريق التي من شأنها أن تضيء عالم الحواس، |
| Ay yükselip güneş battığında ateş göğü aydınlatacak. | Open Subtitles | كما يرتفع القمر , و تسقط الشمس النار سوف تضيء السماء |
| Bir odayı aydınlatacak gülümsemen var. | Open Subtitles | لديكِ أبتسامة تضيء الغرفة |
| Herhangi bir bozulma yaşanmadan vajinal boşluğu aydınlatacak seviyede ışıklandırılmış kamera merceğiyle işe başladık. | Open Subtitles | بدأنا بعدسة كاميرا بسيطة وما يكفي من الضـــــوء لإنارة التجويف المهبلي من دون تشويه. |
| Chicago'yu aydınlatacak kadar hem de. | Open Subtitles | لإنارة "شيكاغو" |
| İşte karşınızda, geleceğimizi aydınlatacak elektrikli sıvının gizemli gücü! | Open Subtitles | والآن شاهدوا طاقة القوة الغامضة للسيال الكهربائي لإضاءة مستقبلنا. |
| Başbüyücü tarafından atanacak, Arayıcı'nın elinde Gözyaşı Taşı'nın ve dünyanın kurtuluşunun yolunu aydınlatacak. | Open Subtitles | -بوصلة . بيديّالباحث،سميّتمنقبلعرّافمنالمرتبة، الأولى ، لتنير و توضح طريقكَ لـ"حجر الصدّع". |
| Yolunu aydınlatacak hiç yıldız yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هنالك أي نجوم لتضيء طريقه |
| Weckler'ın kızını takip edelim, bakalım konuyu aydınlatacak mı? | Open Subtitles | (لنقم بتعقب مكان ابنة (واكلر لعلها تسلط الضوء على أمر ما |
| Varlığın kesinlikle bu daveti aydınlatacak. | Open Subtitles | حضورك بالتأكيد أبهج هذا المساء |
| 90 dakika içinde bir kutsal ateş sütunu... gökleri aydınlatacak... ve gerçeği söylediğimizi... bütün dünyaya gösterecek. | Open Subtitles | خلال 90 دقيقه ...عامود من النيران المقدسه سوف يضئ السماء ...ليرى العالم |