| Tabi, tabi, neyse. Sana hep söylerim, bu adamın sana yazdığı mektuplar hep aynıdır. | Open Subtitles | نعم نعم ، أقول لك كل الرسائل التي يكتها هذا الشاب تكون متشابهة |
| Tabi, tabi, neyse. Sana hep söylerim, bu adamın sana yazdığı mektuplar hep aynıdır. | Open Subtitles | نعم نعم ، أقول لك كل الرسائل التي يكتها هذا الشاب تكون متشابهة |
| NSA, Fulcrum, CIA hepsi aynıdır. | Open Subtitles | الأمن القومى ، فولكرم ، المخابرات جميعهم متشابهون |
| Bunu savaşta da barışta da gördüm. Her zaman aynıdır. | Open Subtitles | لقد رأيت ذلك في ظروف الحرب والسلام الأمر متشابه دائماً |
| Kimisi farklı veya havalı görünebilir ama hepsi aynıdır. | Open Subtitles | بعضهم يبدو عليه انه لطيف أو مختلف لكنهم متشابهين إلى حد كبير |
| Ve bilimin doğrusu hep aynıdır, sadece bilim biraz daha yaşlanmıştır. | TED | و نفس الشئ ينطبق على العلم و حتى فان العلم أقدم |
| Fareler ve erkekler aynıdır. Eşler bunu biliyordu zaten, her neyse. | TED | الفأر والرجل سواسية. الزوجات يعرفن ذلك, لكن علي كل حال. |
| Her hikâye farklıdır ama hepsinin sonu aynıdır. | Open Subtitles | كل قصة تختلف عن الأخرى ولكن في النهاية كل القصص متشابهة |
| Ivanwood, Louisiana'dan gelmiş. Temelde hepsi aynıdır. Dışarıda kesinlikle ele geçirildiğine ikna olmuş bir sürü insan mevcut. | Open Subtitles | الرسائل تأتي متشابهة من كل الذين يعتقدون أنهم متلمسون |
| Evet, bu otellerde bütün koridorlar tıpatıp aynıdır ve kafası hatasını anlayamayacak kadar iyiymiş. | Open Subtitles | صواب، ناهيك بأنّ جميع ممرات الفندق متشابهة لذا هو لم يدرك خطئه |
| Ayrılmış ikizler bazen ortak siyasi görüşü paylaşırlar, aynı işte çalışırlar, davranışları, dürtüleri ve ihtiyaçları aynıdır. | Open Subtitles | التوائم المنفصلة غالبا مايتشاركوا نفس الأراء الساسية يعملوا فى وظائف متشابهة لديهم نفس التصرفات الاحتياجات والالزامات |
| Birçok insanı öldürdüm, hepsi benim için aynıdır. | Open Subtitles | لقد قتلت الكثير من الناس وجميعهم متشابهون بالنسبة لي |
| Öğretmenler odası. Hepsi aynıdır bunların. | Open Subtitles | جناح المعلمين, جميعهم متشابهون |
| Doublemeat Palace'ta her hamburger aynıdır. | Open Subtitles | كل برجر في قصر اللحم المزدوج متشابه |
| Resepsiyon masalarının arkasında duran çocuklar hep aynıdır. | Open Subtitles | أؤلئك الأولاد خلف المكاتب يبدون متشابهين |
| Golf dulları, borsa dulları ve mahkeme dulları genelde aynıdır. | Open Subtitles | ارامل الجولف, ارامل البورصة, ارامل رجال المحاكم كلهن نفس الشئ |
| Hepsinde aynıdır. Katoliklerde de Musevilerde de... | Open Subtitles | كلهم سواسية الكاثوليك واليهود.. |
| Bugün anatomiyi öğretme biçimleri ile 100 sene önceki anatomiyi öğretme biçimleri aynıdır. | TED | الطريقة التي يعلمون بها علم التشريح مشابهة للتي يقومون بها بالتشريح قبل 100 سنة. |
| Sizin gibilerin alışkanlıkları hep aynıdır. Her zaman ruhları kurtarın. | Open Subtitles | كل الرجال بهذا اللباس يتشابهون أنا لست هنا لأكلمك عن حفظ الأرواح |
| Bütün kadınlar aynıdır. | Open Subtitles | كل الزوجات متشابهات شخص يقترب من أزواجهن |
| Karanlıktan korkarım. Bütün yıldızlar benim için aynıdır. | Open Subtitles | أن أخاف من الظلام , النجوم تبدو متشابهه لي |
| Şarbonun biyolojik takibi için kullanılır çünkü zerrecik boyutu ve ve havaya dağılma özellikleri hemen hemen aynıdır. | Open Subtitles | تستخدم كمقتفٍ إحيائيّ للجمرة الخبيثة لأنّها بحجم الجزيئات وخصائصها التبديديّة متطابقة عمليّاً |
| Bu adamların işe alınma sebebi ve işten kovulma sebebi aynıdır başkentin adını temiz kalmasıdır. | Open Subtitles | وُوظِفوا لنفس السبب الذي ُطرِدوا به لجعل عاصمة النحاس الأصفر نظيفة |
| - Bütün kamyonetler aynıdır. | Open Subtitles | -كل الشاحنات سيّان |
| Hız dünya da ya da uzayda aynıdır. | Open Subtitles | السرعة هي نفسها على الأرض أو في الفضاء. |
| Kurallar hep aynıdır. Her zaman geçerli olurlar. | Open Subtitles | إنها نفس القواعد المعتادة، إنها تنطبق دوماً |