| Bana ters bir bakış bile atsan seni, o kızlara yaptığının aynını sana da yapacak biriyle aynı hücreye bizzat tıkarım. | Open Subtitles | و إذا كنت بالفعل كما تدعي انظر إلي بطريقة خاطئة,و سأقوم شخصياً بحجزك في زنزانة مع شخص سيفعل معك نفس الشئ |
| Benim yaptığım hatanın aynını senin yaptığını görmek beni üzmüyor mu sanıyorsun? | Open Subtitles | الا تعتقدين بأنه يقتلني ان اراك ترتكبين نفس الأخطاء التي ارتكبتها ؟ |
| Ben de aynını söyledim. Böyle bir şey hiç görmemiştim. | Open Subtitles | لقد قلت نفس الشيء، لم ارى شيء كهذا من قبل |
| Hiç olmamış gibi davranacağım umarım o da aynını yapar. | Open Subtitles | سوف أتظاهر بأن هذا لم يحدث وأتمنى أن يفعل المثل |
| Belki de konuyu şu ünlü atasözüyle açıklayabiliriz: Bir aptalla tartışırken, önce diğer kişinin de aynını yapmadığından emin ol. | TED | ربما كل ذلك يتلخص في ذلك المثل القديم: عندما تتجادل مع شخص أحمق، أولًا تأكد أن الشخص الآخر لا يفعل الشيء نفسه. |
| Saklandığım yerden açığa çıkmak ve buraya gelmek zorundaydım ve sizi de aynını yapmaya davet ediyorum. | TED | كان لزاماً عليّ أن أخرج من مخبئي، وأن أقف علانية بين أيديكم، وها أنا أدعوكم لأن تفعلوا الأمر ذاته. |
| - Belki aynını isimle de yapmıştır. | Open Subtitles | ربما يقوم بالمثل مع الأسماء المستعارة كالجناس الناقص أو ما شابه |
| Dijital gizlilik ile aynını yapabiliriz. | TED | ويمكننا فعل نفس الشيء مع الخصوصية الإلكترونية. |
| Ve bence bizim neslimiz de aynını yapmalı. | TED | وأنا أعتقد أن جيلنا يجب أن يفعل نفس الشيء. |
| Bazen daireler çiziyor, bazen geriye bile gidiyor ve bazı kuşaklar büyük dedelerinin yaptığı hataların aynını yapabiliyor. | TED | فأحيانًا يعيد نفسه، أو حتى يتراجع للخلف، وأنه يمكن لأجيال ارتكاب نفس الأخطاء التي ارتكبها أجداد أجدادهم. |
| Onlar kullanılır ve bir yatıştırıcının boğaya yaptığı etkinin aynını yapar. | Open Subtitles | يستعملونه للعمل في نفس الطريقة لتهدئة الثور |
| Lord hazretlerinin sekreteri Matmazel Carroll'un söylediğine göre, bu elbisenin aynını Leydi Edgware Lord hazretlerini ziyaret ettiği sırada giyiyordu. | Open Subtitles | والذى قالت عنه تماما, سكرتيرتها, الأنسة كارول انه نفس الزى الذى ارتدته الليدى عند زيارتها للورد |
| Bir gün sana aynını yapacak kadını bulacaksın. | Open Subtitles | يوماً ما، هرقل، أنت ستجد إمرأة تصنع نفس الشي لك |
| Bana da aynını söylemişti ama sanırım kız kardeşi ile ilgili mesele henüz bitmemiş. | Open Subtitles | أخبرني نفس الشيء، لكن أنا لا أعتقد هذه المسألة مع أخته مستقرة. |
| Doz protokolünü hayatlarını kurtarmak için esnetmiş. Sen de aynını yapardın. Ahmak ve senin için biçilmiş kaftan. | Open Subtitles | فتجاوزت بروتكول الجرعات في محاولة لإنقاذ حياتهم وكنتَ لتفعل المثل |
| Onca yıl sana destek oldum kariyerin için arka planda kaldım ama sen aynını benim için yapamadın. | Open Subtitles | بل بأنه بعد كل هذه السنين التي دعمتك بها وتركتك تحققين مجدك في حياتك المهنية لم تستطيعي ان تفعلي المثل لأجلي |
| Bana güç verdi. Belki aynını sana da yapar. | Open Subtitles | أعطاني الكثير من القوّة ربّما سيفعل المثل إليكَ |
| Çünkü memur bey, yokluk içinde doğmuş olsam belki de ben de aynını yapardım. | Open Subtitles | إن ولدتُ في بيئة فقيرة، فقد أفعل الفعل ذاته. |
| Kararımı kafama koydum ve herkes aynını yapmalı. | Open Subtitles | لقد تصالحتُ مع قراري وعلى الجميع فعل الشيء ذاته |
| Sadece hata yaptın. aynını ben de evladım için yapardım. | Open Subtitles | اقترفتَ غلطةً و كنتُ لأفعل الأمر ذاته لطفلتي. |
| Sen de aynını hissediyor musun bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أرغب في معرفة إن كنت ما تشعر بالمثل تجاهي. |
| Şimdi de aynını ayrılığınız için yapmalısın. | Open Subtitles | الآن سنحتاج للقيام بنفس الشيء لعدم التواعد |
| Gidip sen de aynını yapmışken nasıl inanamazsın? | Open Subtitles | كيف لا تصدق بينما مضيت قدماً وفعلت المِثل تماماً ؟ |