| Bu yerden asla ayrılmayacağım çünkü oğlumun tam da yanına gömüleceğim... | Open Subtitles | وأبدًا لن أغادر هذا المكان، لأني سأُدفن هناك تمامًا بجوار إبني، |
| Karakola gidiyorum Adalet yerini bulana kadar oradan ayrılmayacağım | Open Subtitles | أنا ذاهب للدائره و لن أغادر حتى أحصل على العداله |
| Adalet değil de, ayrıcalıklı muamele diyelim Oradan ayrılmayacağım | Open Subtitles | حسنا ,ليست العداله بالتحديد بل هي أكثر من معامله امتيازيه و لكنني لن أغادر حتى أحصل عليها |
| Muhtemelen çocuklar o olmadan ayrılmaz o, ben olmadan ve ben de şartlar ne olursa olsun Londra'dan ayrılmayacağım. | Open Subtitles | الأطفال من غير المحتمل أن يذهبوا بدونها لن تذهب بدوني وأنا لن اغادر لندن |
| Yüzünde biraz gülümseme görmeden yanından ayrılmayacağım. | Open Subtitles | والآن لن أتركك حتى أرى ابتسامة على هذا الوجه |
| Senden ayrılmayacağım ama dövmeni değiştirsen iyi olur. | Open Subtitles | أنا لا أنفصل عنكَ، لكن عليكَ أن تغيّر وشمك. |
| Yine de bu konuyu halletmeden ayrılmayacağım. Bana yardım eder misiniz? | Open Subtitles | رغم ذلك، لن أترك الأمر عند هذا الحد، هلا تساعدني؟ |
| Yemin ederim bir daha evden ayrılmayacağım. | Open Subtitles | الكبريت يخرج من فتحة التهوية تلك. أقسم أنني لن أغادر المنزل مرة أخرى. |
| Tekrar kaçacaksın ve bunu görene kadar yanından ayrılmayacağım. | Open Subtitles | ستقومين بالهرب ثانية, وأنا لن أغادر حتى حتى تفعلى هذا |
| Bay Wellington'ı görene kadar ayrılmayacağım. | Open Subtitles | أنا هنا لأقابل السيد ولنجتون ولن أغادر حتي أقابله |
| Ve o bu durumdayken programdan ayrılmayacağım. | Open Subtitles | و لن أغادر البرنامج بدون أن أتأكد أنها مازلت فيه |
| Bana ilk gerçek konuşmamı verene kadar buradan ayrılmayacağım. | Open Subtitles | لن أغادر حتى تعطيني محادثتي الحقيقه الأولى |
| Kız kardeşime kimin zarar verdiğini öğrenene kadar buradan ayrılmayacağım. | Open Subtitles | لن أغادر حتى أعرف مَن يُحاول إيذاء أختي. |
| Buluncaya kadar buradan ayrılmayacağım. Neyi bulacaksın? | Open Subtitles | ـ لن اغادر حتى اجد شيئا ـ تجدين ماذا ؟ |
| Sanırım şimdi ayrılacağım ya da hiç ayrılmayacağım. | Open Subtitles | اعتقد إذ لم اغادر الآن لن اغادر أبداً |
| Söz veriyorum bir daha senden ayrılmayacağım. Gitmeliyiz. | Open Subtitles | ، و أعدك بأنى لن أتركك بعدها أبداً علينا أن نذهب |
| Merak etme, kendine gelene kadar yanından ayrılmayacağım. | Open Subtitles | لا تقلق, لن أتركك لحظة إلا بعدما تتعافى كُلياً |
| Biraz aptalın tekidir ama ondan ayrılmayacağım nedenini biliyor musun? | Open Subtitles | و هو نوعا ما أخرق لكني لن أنفصل عنه ، تعلم لما ؟ |
| Yemin ederim bir daha bu şehirden ayrılmayacağım. | Open Subtitles | أقسم لك بأنني لن أترك هذه المدينة مُجدداً |
| Buradan onsuz ayrılmayacağım. Onu nerede bulabilirim? | Open Subtitles | لنْ أُغادر هذا المكان من دونها أين يمكن إيجادها ؟ |
| Sırf, onunla sorunların var diye ondan ayrılmayacağım. | Open Subtitles | هذا جنون، انا لن انفصل عنها فقط لأن لديكى مشكلة معها |
| Şimdi senin yanında olma sırası bende. Senden bir daha hiç ayrılmayacağım. | Open Subtitles | الآن حان دوري لأبقي بجانبك لن أرحل عنك أبداً مجدداً. |
| .. dizlerinizin dibinden ayrılmayacağım! | Open Subtitles | سأستلقى تحت اقدامهم |
| Arkadaşımla bir anlaşma yaptık ve Gavin Sinclair'la görüşene kadar bu ofisten ayrılmayacağım. | Open Subtitles | لقد قطعت عهداً لصديقي و لن أقوم بالرحيل عن هذا المكتب لحين أن أقابل (غافين سينكلير) |
| Arayana kadar bu noktadan ayrılmayacağım. | Open Subtitles | - لن أبارح مكاني قبل أن تتصل بي |
| Senden asla ayrılmayacağım. | Open Subtitles | لن أترُكَكِ |
| Tek bir şeyden eminim, bir daha hiç yanından ayrılmayacağım. Tamam mı? | Open Subtitles | شيء واحد مؤكد وهو أني لن أفارقك مرة أخرى حسنا؟ |