| Hükümetlerin ayrımcılığa karşı yasalar kabul edip etmediğini değil, insanların ayrımcılık yaşayıp yaşamadığını ölçüyoruz. | TED | نحن لا نفيس ما إذا كانت الحكومات أقرت قوانين ضد التمييز أم لا، لكننا نقيس ما إذا كان الناس قد عانوا من التمييز. | 
| Gerçekte kim olduğumu saklayıp kimseye söylememe kararım kazara aynı bu ortama ve ayrımcılığa katkıda bulunmuş olabilir. | TED | إن اختياري لاخفاء وعدم مشاركة حقيقة شخصيتي ربما قد ساهم بدون قصد في إنشاء هذه البيئة المتشابهة وهذا الجو من التمييز. | 
| Bir yıl önce bu şirkete geldiğimde, bu şirketin gay lezbiyen biseksüel ve transları korumak adına ayrımcılığa karşı politikaları olduğunu düşündüm. | TED | عندما أتيت إلى هذه الشركة قبل سنة، فكرت في نفسي، لهذه الشركة سياسات ضد التمييز تحمي المثليين والمتحولين جنسيًا. | 
| ırk ya da inançlarından dolayı ayrımcılığa uğramış olabilirler. | Open Subtitles | قد يواجه تمييز بسبب الجنس أو المذهب. | 
| "Beyazım diye ayrımcılığa maruz kaldım.." | Open Subtitles | "لقد تمَ تمييزي و كرهي, لأنَ بشرتي بيضاء.." | 
| Tarih boyunca, kamu güvenliğini sağlamadığımız fakat ırksal ayrımcılığa ilişkin tarihsel mevzuatlara uzun süre maruz kaldığımız noktalara çekildik. | TED | تاريخيًا، انجررنا نحو تلك الأماكن حيث لم نوفر بالضرورة السلامة العامة لكن فُرض الفصل العنصري التشريعي التاريخي الطويل. | 
| ayrımcılığa son! ayrımcılığa son! ayrımcılığa son! | Open Subtitles | لا مزيد من الفصل العنصري لا مزيد من الفصل العنصري | 
| "Kızlara ve kadınlara karşı ayrımcılığa karşıyım", deseler de ayrıcalıklı pozisyonlarının tadını çıkarıyorlar. | TED | مع أنهم يقولون أنني ضد التمييز ضد المرأة، هم يستمتعون بمناصب عالية | 
| Kişinin yasal mülteci durumu kabul eden ülkenin ona düzgün davranılması ve ayrımcılığa uğramaması gibi sağlamak zorunda olduğu temel standartlar vardır. | TED | البلدان المضيفة فيها عدة واجبات اتجاه الأشخاص الذين تمنحهم صفة لاجئين، مثل ضمان الحد الأدنى من المعاملة وعدم التمييز. | 
| Siz hak ettiğinizden az kazandığınız veya ayrımcılığa uğradığınız fikrini kabullenen bir şirkette çalışmak ister misiniz? | TED | هل ترغبون فيي العمل في مكانٍ يتحملُ فكرة شعوركم أنكم تتقاضون أجرًا أقل أو يتم التمييز ضدكم؟ | 
| Birçoğumuz hayatımızın bir noktasında iş yerinde taciz ve ayrımcılığa maruz kalıyoruz. | TED | كما ترون، تقريباً كلنا، في مرحلة ما من حياتنا، تعرضنا للتحرش أو التمييز في بيئة عملنا. | 
| 1990'da kongre, engelli Amerikalılarla ilgili bir kanun çıkarttı, bu engellilerin iş yerinde ayrımcılığa uğramamasına karşıydı. | Open Subtitles | في عام 1990، أقَرَ الكونغرِس قانون الأمريكيين المُعاقين الذي يحمي المُعاقين من التمييز بينهم في أماكِن العمَل | 
| Ortada ayrımcılığa dair somut bir kanıt olmadığı haldeWe've asked for a specific performance with no clear evidence of discrimination. | Open Subtitles | لا يوجد أي تدخل حكومي لقد طلبنا إجراء أداء خاص بدون دليل واضح على التمييز | 
| Yine de ayrımcılığa karşı koymaya ve mazlumların haklarını korumaya devam etmeliyiz. | Open Subtitles | لكن يجب أن سنتمرّ بمواجهة التمييز العرقي والدفاع عن حقوق المضطهدين. | 
| İnsan hakları savunucuları ve ACLU hemen onun tarafında yer aldı ve ayrımcılığa karşı bir sembol oldu. | Open Subtitles | قادة الحقوق المدنية و منظمة الحرية المدنية الامريكية وقفت الى جانبها و اصبحت رمز للصراع ضد التمييز العنصري | 
| Elbette başka bir anlatı daha var, buna çok takılmamalıyız ama bilirsin, fakir ve ayrımcılığa maruz kalan biri, ayrıca bir öz geçmiş inşa etme taktiğini de izleyebilir. | TED | طبعا، هنالك رواية أخرى، لذا لا يمكننا التعلق بذلك، أنت تعلم، شخص فقير وسيواجه التمييز. هم ربما يتبعون استراتيجية بناء الذات. | 
| Irk ya da inançlarından dolayı ayrımcılığa uğramış olabilirler. | Open Subtitles | قد يواجه تمييز بسبب الجنس أو المذهب. | 
| İnanılmaz bir ayrımcılığa uğruyoruz. | TED | نحصل على تمييز لا يصدق. | 
| Hayatım boyunca ayrımcılığa uğradım ben. | Open Subtitles | لقد تم تمييزي ضد باقي حياتي | 
| ayrımcılığa son! ayrımcılığa son! ayrımcılığa son! | Open Subtitles | لا مزيد من الفصل العنصري لا مزيد من الفصل العنصري |