| Ve üç bayan da açık büfenin orada beni kesiyorlardı. | Open Subtitles | و هناك ثلاث فتيات يجلسون على البوفيه و عينهم علي |
| Öyle ki açık büfenin oraya gittiğinde karidesler soğumuştu. | Open Subtitles | وأدعها تقف بالقرب من طاولة البوفيه لتبقي القرديس بارداً |
| büfenin orada dururken kadınlardan birinin şey dediğini duydum... | Open Subtitles | لاشيء كنت بجانب البوفيه وسمعت احدى الأمهات تقول |
| Ne istiyorsan onu al Barry, açık büfenin mantığı bu. | Open Subtitles | خذ ما تريد، باري. وهذا هو بيت القصيد من بوفيه. |
| Çünkü buraya bir büfenin yarısını yığabilirim. | Open Subtitles | سأحضر حقيبتي إذاً لأن بوسعي وضع نصف بوفيه بداخلها |
| Açık büfenin oradaki asistanlardan gözümü ayırmıyorum. | Open Subtitles | انى اراقب المساعدين القانونيين والبار |
| Yoksa bir Rolls-Royce'a binip, büfenin diğer tarafından kızarmış patates almak mı istiyorsun? | Open Subtitles | أو أن تكوني على الجانب الأخر (بشراء العديد من سيارات (الروز رايز والذي يكلفك سنين لجني هذا المال |
| Leziz bir açık büfenin neyi var ki? | Open Subtitles | انه حقير حقا. ما الخطب بهذا البوفيه اللذيذ؟ |
| - Açık büfenin oradaki şu deli herif. | Open Subtitles | -فرانكشتاين، الأكثر تواجدً بجانب البوفيه |
| Ordaki büfenin harika olduğunu duydum. | Open Subtitles | سمعت أن البوفيه هناك لذيذ |
| Sorun değil , ben açok büfenin tadını çıkarıyorum. | Open Subtitles | لا توجد مشكلة ، وأنا استمتع بوفيه. |
| Mesela buraya gelirken bir büfenin önünden geçtim. | Open Subtitles | مثلا حينما كنت فى طريقى الى هنا عبرت (بوفيه) مطعم |
| büfenin tadını çıkartın." | Open Subtitles | أنا ميت استمتع بوفيه" |
| Açık büfenin oradaki asistanlardan gözümü ayırmıyorum. | Open Subtitles | انى اراقب المساعدين القانونيين والبار |
| Yoksa o büfenin diğer tarafında olup yıllarca yetecek kadar kızarmış patates mi almak istiyorsun? | Open Subtitles | أو أن تكوني على الجانب الأخر (بشراء العديد من سيارات (الروز رايز والذي يكلفك سنين لجني هذا المال |