|   Fakat daha sonra Garrett'in bir düşüncesi vardı bükülmüş daireler düşüncesi.   | Open Subtitles |    ولكن عندئذ كان لـ (جاريت) رؤية خاصة رؤية تظهر فيها حلقات ملتوية   | 
|   Ama bu senin bükülmüş ayağın... benlik değil.   | Open Subtitles |    لا ! ولَكنَّ لكِ ساق ملتوية... لستِ نوعي المُفَضَل.   | 
|   bükülmüş bir vinç için bile.   | Open Subtitles |    حتى بالنسبة لرافعة ملتوية   | 
|   Burada kalbi ve bükülmüş omurgası.   | Open Subtitles |    هنا قلبه ولديه أيضا عمود فقري مائل   | 
|   Kimseye saygısı yoktur. Senin anten bükülmüş.   | Open Subtitles |    ليس لديه احترام لأي أحد لاقطك مائل   | 
|   bükülmüş metaller görüyorum.   | Open Subtitles |    -أرى قطعة معدنية ملتوية   |